Nazizmden Kaçanlar ve Atatürk'ün Vizyonu

Arnold Reisman

En Eski Nazizmden Kaçanlar ve Atatürk'ün Vizyonu Gönderileri

En Eski Nazizmden Kaçanlar ve Atatürk'ün Vizyonu kitaplarını, en eski Nazizmden Kaçanlar ve Atatürk'ün Vizyonu sözleri ve alıntılarını, en eski Nazizmden Kaçanlar ve Atatürk'ün Vizyonu yazarlarını, en eski Nazizmden Kaçanlar ve Atatürk'ün Vizyonu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gerçek Bir Üniversite
Courant sözlerine şöyle devam eder: Belirli bir cehalet sonucu, Türklerin bu sorunlan hafife aldıkları ve sadece tanınmış akademisyenleri kadroya almanın gerçek bir üniversiteyi başlatmaya yeteceği görüşüne sahip oldukları gibi bir izlenim edindik. Bunu yapmakla saygınlık gereksinimlerine aykırı davranmış ve onları gücendirmiş olsak da, Türklere öncelikle matematik ve doğa bilimleri için daha genç çalışanlar almalarını ve Frank [sic] gibi daha yaşlı bilim insanlarını konuk öğretim Üyesi olarak ve Avrupa bilim çevreleriyle bağ kurmaları için ara sıra getirtmelerini tavsiye ettik.
Bir Zamanlar İstanbul Üniversitesi
Osmanlı İmparatorluğu'nun son nefesini vermesinden sadece yirmi yıl sonra, genel göç Almanya'nın yüksek öğrenim kurumlarını öylesine boşaltmıştı ki, İstanbul Üniversitesi'ne haklı ve samimi olarak "dünyadaki en iyi Alman üniversitesi" deniliyordu.
Reklam
Çocuk Doktoru Albert Eckstein
Dünya çapında o kadar takdir toplamasalar da, büyük bir ihtiyacı karşılayan, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin ilk mezunları, Türkiye'nin en saygı duyulan doktorları ve profesörleri haline geldiler. Bunlardan biri emekli Profesör Behçet Tahsin Kamay'dır. Yol göstericilerinden biri olan göçmen çocuk doktoru Albert Eckstein hakkında konuşurken, Kamay şöyle söyledi: Anadolu'nun en ücra köşelerine gitti ve ülkenin her bir karışında yürüdü. Köyleri ziyaret eder, köylülerle görüşürdü; kapılarını çalıp onlara misafir olurdu. Halkın doktoru ve Türkseverdi; ziyaret ettiği her yerde, köylülerin yemeğini yer, ayranlarını içerdi ve onların sağlık durumlarını, toplumsal sorunlarını öğrenirdi... Hem [karşılaştığı] hastalıkları hem de tedavilerini öğrencilerine, üniversite çevrelerine, belediye ve devlet memurlarına yazılarıyla, dersleriyle ve konferanslarıyla anlatacak kadar cesurdu.
Şartların Zorluğuna Dair
Üstelik koşullar ideal olmaktan çok uzakti. Patoloji Enstitüsü'nün yeni Direktörü Profesör Philipp Schwartz'ın 1933 güzünde verdiği raporlara göre, Tıp Fakültesi'nin tamamında donanım ve bina sıkıntısı yaşanıyordu. Yedi temel disiplinin hepsi için topu topu otuz, hem de alabildiğine eski mikroskop vardı. Klinikler kötü durumda, bakımsız ve eksik donanımlıydı. Göçmen profesörler bu güçlüklerin üstesinden gelmek için, Tanrı'nın onlara bağışladığı marifetlerin her birini sonuna dek kullandılar. Yerel pazarlara gittiler; eksik ekipman aksamını ısmarladıkları esnaf, bilinme yen kaynaklardan bu parçaları buldu. Yurtdışından kurumsal bağışlar istediler ve Rockefeller Vakfı bu ricaları yerine getirdi. Harvard ve Yale, kütüphane araştırması için çıkardıkları bilimsel dergilerin eski sayılarını gönderdiler. "Almanlar" engellerin tümünü olmasa da çoğunu aştılar; bu engellere işlerini kaybetmelerine neden oldukları veya bir şekilde rencide ettikleri ve bu geçiş sürecinin kolay olmaması için ellerinden geleni yapmaya kararlı Türklerin çıkardıkları engeller de dahildi.
Verimli Geçen Dönemler
Göçmen profesörler Osmanlıların soyundan gelenlerin modern. bilim ve tıpta ilerlemesini kolaylaştırmak ve sözleşme şartlarını yerine getirmek için, kendi konularında Türkçe ders kitapları yazmakla yükümlüydü. Bunu yapmak çoğu zaman yeni sözcükler, yeni alfanümerik simgeler ve akronimler yaratmayı gerektiriyordu. Sözcüklerin Türkçe kökleri yansıtması gerekiyordu. Bunu simgeler izleyecekti. Ancak, bunların hepsinin yüzlerce yıldır Arap alfabesinden miras alınanları yansıtması da gerekiyordu. Hiç Türkçe bilmeyen, Almanca konuşan göçmenler açısından bu gerçekten de göz korkutucu bir işti. Türk meslektaşlarının desteğiyle, göçmenlerin çoğu bu büyük zorluğa göğüs germeyi bildi. Sonuçta birçok ders kitabı yazıldı ve basıldı.
Gelenlerin Gitmeye Başlaması ve Sonrası
Yıl 1937'ydi. Astronom E. Finlay Freundlich ne anlayabildiği ne de takdir ettiği bir yönetsel kültürde Türkiye'nin ilk gözlemevini kurmaya çalışırken adamakıllı bunalmıştı. Bu yüzden, herkesten önce pilisını pırtısını toplayıp ailesiyle birlikte Türkiye'den ayrıldı. Freundlich için ne acıdır ki, o dönemde bulabildiği tek akademik
Reklam
34 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.