You can find Nebiler Silsilesi -1 books, Nebiler Silsilesi -1 quotes and quotes, Nebiler Silsilesi -1 authors, Nebiler Silsilesi -1 reviews and reviews on 1000Kitap.
"Allah yolunda ateşe girmek vardır. Lâkin ateşe atılmadan önce, kendinde İbrahimlik vasfı olup olmadığını araştır! Çünkü ateş seni değil, İbrahimler’i tanır ve yakmaz.”
Hz.Mevlânâ (k.s)
Bu eserden önce Mustafa Âsım Köksal Hoca’nın Peygamberler Tarihi eserini okumuştum. Daha sonra okuduklarımın üzerine koymak ve pekiştirmek adına bir eser daha okumak istedim ve tavsiye üzerine bu seti aldım. İlk kitabı bitti ve Mevlânâ (k.s) hazretlerinin “Peygamber kıssalarını okudukça ten kafesi, can kuşuna dar gelmeye başlar..” sözüne bir kez daha hak verdim. Ayrıca Osman Hoca eseri tasavvufî neşve ile zenginleştirdiği için insan-ı kâmil olma yoluna baş koyanlara bu anlamda hangi Peygamberin hangi özelliği ön plana çıkıyor bundan bahsedilmiş ve sâliklere de yol gösterilmiş. Eser bu açıdan Peygamberler Tarihini, Tasavvufî bir solukla okumak isteyenler için yerinde bir tercih olacaktır..
Ebû'l-Kasım el-Hakîm'e göre kalb-i selîmin üç alâmeti vardır:
1. Hiç kimseye eziyet etmemek, onları incitmemek,
2. Hiç kimseden incinmemek,
3. Bir kimseye iyilik yaptığında ondan karşılık beklememek.
Halbuki insanoğlu, mâsumluğun saf râyihası içinde doğar ve cihana tertemiz olarak gelir. Din de bu fıtrî temizliği korumak için Allah tarafın dan insana verilen bir lûtuf ve merhamet tecellîsidir. Dolayısıyla kul, bu iki sâik sâyesinde gaflet perdelerini aralayabilirse, işlediği cürmün ağırlığını vicdanında hisseder. Onun iç âleminde saklı bulunan fazilet hisleri uyanır. Kalbi büyük bir nedâmetle için için yanar ve ılık gözyaşlarıyla Rabbine gönlünü açar. İşte bu yanış ve pişmanlık "TEVBE"dir.
Bir kimsenin, hiç de mecbûr olmadığı halde, karşısındakine bir bardak su ikram etmesi, bir teşekkür borcu doğurur ki, bu da insani ve vicdani bir vecibe kabul edilir. Aslında bu ölçü, bize Cenab-ı Hakk'ın sayısız nimetleri karşısında nasıl bir minnettarlık ve şükür hissi içinde yaşamamız gerektiğini hatırlatır. Hal böyleyken, bir insanın, fıtratında bulunan cehalet, şehvet, kibir, gurur, hırs, cimrilik, haset, israf ve öfke gibi mezmum sıfatlara temayül ederek, kısaca nefse tabi olarak ilahi nimetler karşısında nankörlük etmesi, onun sahip olduğu fıtrî şerefe gölge düşüren büyük bir aldanıştir.
Cenâb-ı Hakk’ın esmâsından biri de “es-Sabûr”dur. Yani Cenâb-ı Hakk, kullarına mühlet verir ve bu zaman zarfında kendisine nankörlük edenlere dâhi rızık vererek sabreder.
“Şayet Allah insanları yapıp ettikleri yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı, yerin üstünde tek bir canlı bırakmazdı; fakat onlara belirlenmiş bir vadeye kadar mühlet veriyor. Vadeleri dolduğunda ise (herkes anlayacaktır ki) Allah kullarını hakkıyla görüp bilmektedir..” (Fâtır, 45)