George Orwell' a ait okumuş olduğum 3. kitap. Daha önce 1984 ve Hayvan Çiftliği 'ni okumuştum. Bu kitap ikisinin tadını vermese de Orwell'in insanlığın derin yaralarindan biri olan "savaş" konusuna deyinmesi kitabı önemli kılıyor.
Kitabın kahramanı George Birinci Dünya Savaşını yaşamış ve İkinci Dünya Savaşının patlak verdiği bir döneme girmiştir. Gençlik yıllarını Birinci Dünya Savaşı’nda geçiren kahramanımız savaşın kendisinde yarattığı etkileri savaş öncesi, savaş dönemi ve sonrası olarak 3 bölüm halinde anlatıyor. Fakat bu etkiler daha silinmezken 2. Dünya Savaşı patlak vermeye başlar.
"Vücudunu bir kız için saklamak varken neden kurşunlarla doldurasin. Savaşın kahramanliklardan ve madalyalardan ibaret olduğunu sanıyorsunuz ama öyle değil. Artık süngülü hücumlar kalmadı, kaldıysa da düşündüğünüz gibi değil. Kahraman gibi hissetmiyorsunuz . Tek bildiğim üç gündür uyumadığın, leş gibi koktuğun, korkudan altına isedigin ve ellerinin tüfeğini bile tutamayacak kadar donduğu oluyor. Ama bunların da bir önemi yok. Asıl mesele savaş sonrasında olanlar."
Kitaptaki bu alintidan da anlaşılacağı gibi savaş insan psikolojisi üzerinde derin izler bırakır ve bu izler öyle kolay geçecek gibi değildir.
1984 ve 
Hayvan Çiftliği eserlerinden sonra sisteme karşı eleştirilerini beğendiğim için bu kitaba başladım. Ama onlar kadar iyi olmaz diye düşünerek başlamıştm. Kesinlikle beni yanılttı en az onlar kadar iyi bir eser.
İlk sayfalarda konu ne, ne anlatmaya çalışıyor diye düşündüm. İlerledikçe kitap beni içine çekmeyi başardı. Bir olay etrafında