“Denizde güzel konuşma yeteneği namına ne varsa,kendisinde dilsizliğe dönüşmüştü.Bu öyle güçlü bir suskunluktu ki,taşlar bile onunla kıyaslandığında gevezeymişler gibi görünüyordu.”
Pablo Neruda ‘ nın mizacına ( huysuzluklarına kadar) , yaşadığı sürgün dönemine, Şili topraklarına-toplumuna-dönemin siyasi çalkantılarına şahitlik edeceksiniz okurken.
Aynı zamanda şairin postacısı ve ailesinin yaşadıklarını da okurken hem gülecek hem de düşüneceksiniz. Öyle ki şiir-şair-metafor kavramlarının ilişkisini okurken, tv de gördüğümüz kaynana- damat çekişmesi :) gibi ailevi sorunları gözlemleme fırsatı yakalıyorsunuz.
Ünlü şairin gündelik hayatından , Şili de tanıştığı postacıyla ilişkisine kadar tanıklık ederken hiç sıkılmadan okudum. Dili akıcı olduğu kadar samimi ; olaylar sıkmadan uzatmadan ama çok da kısa kesmeden ilerlerken çok keyifli bir okuma olduğunu düşünüyorum.
Daha çok okuyucuya ulaşmasını dilerim. ( Elbette filmini de izleyeceğim , iki kıymetli arkadaşımdan tavsiye aldım <3 )
Sevmem çatısız evi, ne de camsız pencereyi. Sevmem işsiz günü, ne de düşsüz geceyi. Sevmem kadınsız erkeği, ne de erkeksiz kadını. İsterim ki bütünleşsin yaşamlar, sönüp gitmiş öpücükleri alevlendirerek. İyi yürekli çöpçatan bir şairim ben.