Söz konusu geleneğin Osmanlı dönemi önemli temsilcilerinden olan Ka
rabaş Veli’ninŞerh-i Akaid-i Nesefi adlı bu eseri, ana hatlarıyla Nesefi akaidmetnini korumuştur. Temel ilke olarak Ehl-i sünnet itikadını asıl olarak kabul eden yazar, ana kabulden sonra kendi tasavvufi yaklaşımını sergilemiş tir. Ona göre öncelikle akaid metninde geçen ifadelerin benimsenmesi, zo runludur. Ardından gelen sufi yorumlar ise, tercihe yöneliktir. Şerh-i Akaid-i Nesefi ’de yazar, tasavvufun temel verileri olan varlık, bilgi ve veli gibi belirli birkaç kavram üzerinde kendi düşüncesini ağırlıklı olarak ön plana çıkarmıştır. Söz konusu hususlar ise, başta Muhyiddin İbnü’l-Arabi olmak üzere, sufilerin genelinde ana prensip olarak kabul edilmiştir. Eserin Arapça nüshasında, Arapça dili açısından bazı belirgin yanlışlıklar söz konusudur. Bunlara, ana metin ve diğer nüshalarda özgün olarak mevcut olması itibarıyla, dokunulmadı. Nüshalar arasında sahih ifade ve ibare bulunduğunda, dipnotlarda bu durum belirtilmiştir. Eser, tasavvuf-kelam ilişkisine katkı olması açısından önemlidir. Aynı zamanda Kelamcıların kullandıkları terimlerin, sufiler nezdindeki yaklaşımını da ifade etmesi açısından dikkat çekici görünmektedir. Öte yandan bu çalışma, günümüzdeki tasavvufi akımların temel itikadi ilkelerinin Ehl-i sünnet akaidine uygunluğunu sorgulamalarında yardımcı olması açısında bir kaynak niteliğindedir. Disiplinler arası olan bu çalışmamızda katkısı bulunanlara, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı’na, Süleymaniye Kütüphanesi görevlilerine, TDVİSAM kütüphanesi çalışanlarına içten teşekkür ederim. Başarı Allah’tandır.