Psikanalize Giriş 2

Nevrozlar

Sigmund Freud

Nevrozlar Posts

You can find Nevrozlar books, Nevrozlar quotes and quotes, Nevrozlar authors, Nevrozlar reviews and reviews on 1000Kitap.
Bir kimse kendini gerçeklik yolunu izleyebilecek gibi eğitmeyi başardı mı, ahlak görüşü toplumun geçerli görüşünden bur şekilde sapma gösterse bile, ahlaksızlık tehlikesine karşı sürekli korunmuş durumdadır.
Egoizmin karşıtı sayılan altruizm (özgecilik) kavramsal bakımdan seksüel obje yüklemiyle örtüşmez, seksüel doyum sağlamaya bir yönelişi içermeyişiyle ondan ayrılır. Ne var ki, bir kimseye taparcasına sevdalanılmışsa, özgecilik (altruizm) objedeki libido yüklemiyle birleşir. Seksüel obje, kural olarak narsizmin bir bölümünü kendi üzerine çekip alır, bu da objeye seksüel bakımdan aşırı önem verilmesiyle açığa vurur kendini. Buna bencillikten seksüel objeye özgecil bir katkı eklendi mi, seksüel obje aşırı ölçüde güçlenir, ben'i adeta sogurup içine alır.
Reklam
Narsizm (bensevi) ve egoizm (bencillik) birbirinden nasıl ayrılmaktadır? Bana göre, narsizm egoizmin libido açısından tamamlayıcısıdır. Egoizmden söz edildi mi, bununla yalnızca bireyin çıkarı düşünülür; narsizmden söz açıldı mı, onun seksüel bakımdan doyuma kavuşması göz önünde tutulur .
Bütün dünyayı egemenliği altında tutan bir saldırganlık içgüdüsünün varlığından korkup duran hayli kuşkulu bir çocuk, yaradılışında pek başarı sağlanamanış kuramsal bir varlıktır. Çocuğun yabancı bir kişiden korkması, aslında yanında bulunmasına alıştığı, kendisini sevdiği annesinin görünümüne odaklanmış olmasındandır.
Üzerinde çaķı yokmuydu arap atla aslanın üstüne çat çat çat
Arabın biri devesinin üzerinde bir dağın sarp yamacına oyulmuş dar yolda gitmektedir. Yolun dönemeç yerinde bir aslan çıkar karşısına, aslan üzerine atlamak üzeredir. Arap bir çıkar yol göremez, bir yanında dik bir duvar gibi dağ yükselmektedir, öbür yanı uçurumdur; ters yüz edip kaçabilmesi de olacak gibi değildir. Arap, sonunun geldiğini düşüne dursun, altındaki hayvan akıllıca bir yol izler, üzerindeki arap biniciyle uçurumdan aşağı bırakır kendini, aslan da arkalarından bakakalır. Genellikle nevrozun hastaya yardım elini uzatışı da bu örnektekinden farklı değildir. Dolayısıyla, semptom oluşumuyla bir çatışmanın giderilmesi, yaşamın gereklerini karşılayacak gücü gösteremeyen, dolayısıyla insanı en olumlu, en seçkin güçlerinden el çekmek zorunda bırakan otomatik bir olaydır. Ortada nevrozlu için bir seçenek olsaydı, yazgısıyla savaşmak ve sonunda bu dünyadan şerefiyle göçüp gitmek yeğlenecek en iyi yol sayılabilirdi.
Çalışarak geçimini sağlayan işinin eri bir emekçi, görevini yaparken geçirdiği kaza sonucu engelli biri olup çıkar; çalışamaz duruma gelir, bir süre sonra kendisine birkaç kuruş emekli maaşı bağlanır. Adam, zamanla engelli durumundan yararlanarak dilencilik yapmaya koyulur. Eskisinden kötü olmasına karşın, yeni yaşam tarzı, şimdi kendisine özellikle ilk yaşam tarzından çekip alan engelliliğini temel edinmiştir. Engelliliğini ortadan kaldırmaya kalktınız mı, başlangıçta adamı beş parasız ortada bırakır, bu durumda eski işinde yeniden çalışabilir mi sorusuyla karşılaşırsınız. Nevrozdan böyle ikincil bir yoldan yararlanılmasını, ikincil bir hastalık kazancı olarak birincisine katabiliriz.
Reklam
Bayanlar ve Baylar! Hekim olarak nevrozlularla düşüp kalkıyorsanız, bunların hastalıklarından dolayı güçleri yettiğince sızlanıp yakınan, kendilerine uzanacak yardım elini canı gönülden tutmaya hazır, böyle bir yardıma elden geldiğince az karşı çıkacak kişiler oldukları beklentisini içlerinizde yaşatmaya son vereceksiniz. Çünkü tümüyle bunun tersi bir durum vardır ortada.
Mutevazı bir kulübe ve sınırsız alkol
Hayalden gerçeğe bir dönüş yolu bulunmakta ve buna da sanat demekteyiz. Sanatçı da başlangıç halinde içeyönelik biridir, nevrozla arasındaki uzaklık da fazla değildir. Aşırı ölçüde içgüdüsel gereksinimlerin baskısı altındadır, saygınlığa, güce, zenginliğe ve üne kavuşmak, kadınların sevgisini kazanmak ister; ne var ki, bütün bu gereksinimlere doyum sağlayabileceği olanaklardan yoksundur. Dolayısıyla, isteklerini doyuma kavuşturamayan başkaları gibi gerçekten yüz çevirir ve bütün ilgisini, ayrıca libidosunu hayal (fantazi) dünyasının yaratılarına yöneltir, bunlardan kalkan yol da onu nevroza götürür. Gelişim sürecinin onu doğrudan böyle bir sonla karşı karşıya bırakmaması için, pek çok koşulun bir araya gelmesi gerekir, özellikle sanatçıların yakalandıkları nevrozdan dolayı hayli sık olarak kapasitelerinde bir kısıtlamayla karşılaştıklarıñı biliyoruz. Belki de doğaları yüceltme konusunda güçlü bir yetenekle, çatışmaları kesin bir sonuca bağlayan bastırmalar da belli bir yumuşaklığı sağlama gücüyle donatılmıştır.
"Genel olarak insan yardımcı kurgulara başvurmadan varlığını sürdüremez." der Th. Fontane. Tarımın, ulaşımın ve sanayinin gerekleri yeryüzünün çehresini değiştirip tanınmaz duruma soktu mu, hayal gücünden oluşan ruh ülkesinin otoritesi devreye girer, "sit alanları", "doğal yaşam parkları" kurarak kaybettiği şeyin bir eşini yaratıp koyar ortaya. "Doğal yaşam parkı" normalde dünyanın dört bir yarında dış realitenin zorunluğuna üzüntüyle kurban edilen o eski durumun ayakta tutulmasını sürdürür. Yararlısı da, zararlısı da içinde olmak üzere burada her şey keyfince boy atar, büyür, yetişir. Ruhsal hayal gücü ülkesi de, gerçeklik ilkesinin elinden koparılıp alınmış böyle bir sit alanıdır.
Bir doyuma kavuşmaktan umudu kesen libidonun başka objelere yönelmek zorunda kalması, kendine doyum için başka yollar araması çatışmaya kapıyı aralar. Çatışmanın ortaya çıkabilmesinin koşulu, libidonun izlediği değişik yolların ve ele geçirdiği değişik objelerin kişiliğin bir bölümünde hoşnutsuzlukla karşılanması, dolayısıyla yeni doyum şeklinin kabulünü başlangıçta olanaksiz kılan bur vetonun dile getirilmesidir.
Reklam
Saplantı nevrozunda isteridekinin tersine libidonun sadistik-anal örgütlenmenin ön aşamasına gerilemesi çok daha belirgindir, hastalığın hangi semptomlarla kendini açığa vuracağını belirleyen başlıca etken rolünü oynar. Böyle bir regresyon durumunda sevi içgüdüsü, sadistik içgüdü maskesi altında belli eder kendini. Seni öldüreceğimden oluşan saplantılı düşünce, tesadüfi değil, zorunlu nitelik taşıyan bazı katkılardan arındırıldı mı, aslında "Seni sevgide yemek istiyorum"dan asla başka bir anlam içermez.
Cinsel sapıklar, güç bela ele geçirdikleri seksüel doyumun bedelini alabildiğine ağır şekilde ödeyen zavallı yaratıklardır.
Bilinçdışıyla bilinç arasındaki bekçi, manifest düşün oluşumunu sağlayan sansürden başkası değildir; düşe yol açan etkenler olarak gördüğümüz günlük yaşamsal olayların kalıntıları bilinçdışı malzemeyi sağlamış, bu malzeme de gündüz baskılanıp bilinçdışına itilmiş istekler ve duygularla birleşerek, bunların içerdiği enerji sayesinde geceleyin uykuda latent düşün oluşumunu sağlamıştır.
İnsanların büyüklük kuruntusuna bir üçüncü ve en yaralayıcı darbeyi de ben'lerinin kendi evinin böle efendisi sayılamayacağını, tersine ruhundaki bilinçdışında olup bitenlerden kendisine ulaşan cılız bilgilerle yetişmesi gerektiğini kanıtlayan günümüz psikolojisindeki araştırmalardan gelmiştir.
Insanların o naif bensevisi zaman içinde bilimin iki büyük darbesini sineye çekmek durumunda kalmıştır. Bunlardan biri, dünyamızın evrenin merkezinde yer almadığının ve büyüklüğü pek tasarlanamayacak evrensel sistemin minicik bir parçası sayıldığırın öğrenilmesidir. Bunu keşfedenin Kopernikus olduğu biliniyorsa da, daha önce İskenderiye'deki bilim insanları da benzer bir görüşü dile getirmiştir. İkinci darbe ise, dünyada ilkin insanın yaratıldığı görüşünü yıkan, insanın hayvandan türediğini ve hayvansal doğasının yokedilmezliğini kanıtlayan biyoloji alanındaki araştırmalardan gelmiştir.
200 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.