Niçin Ağlıyorsun Elisabeth Mutlu Değil miyiz?

Selahattin Yusuf

Niçin Ağlıyorsun Elisabeth Mutlu Değil miyiz? Posts

You can find Niçin Ağlıyorsun Elisabeth Mutlu Değil miyiz? books, Niçin Ağlıyorsun Elisabeth Mutlu Değil miyiz? quotes and quotes, Niçin Ağlıyorsun Elisabeth Mutlu Değil miyiz? authors, Niçin Ağlıyorsun Elisabeth Mutlu Değil miyiz? reviews and reviews on 1000Kitap.
Emil Cioran, Tuhaf bir adam. Zekası sivri ve keskin. Dünyadan öyle bir yüz geri olmuş ki, insanın kanını donduruyor. Birisi onun için evrenimizin en uygar yabanisi diyor. Kendini uzay boşluğuna bırakmış. O kadar kopuk ve yabancı..
Sayfa 191Kitabı okudu
Andre Breton’a sorsanız, dil yaygın kullanılış biçimiyle bir polisten farksızdı. Kullanıcısını bir kalıba sokmaktaydı. Dil, hazırdaki haliyle bir iktidar aracı, bir baskı yöntemiydi sadece..
Sayfa 177Kitabı okudu
Reklam
Rimbaud, özgürlük konusunda ortaya koyduğu iradenin şiddeti bakımından emsalsizdir ve birbirinden farklı içeriklerde birçok özgürlük geleneğinin de asıl çıkış noktasıdır. 1968'in kendine özgü özgürlüğü, Hippiler'in, Beat kuşağının, Rock'ın ve benzeri birçok oluşumun kökleri hep dipte, toprağın altında Rimbaud'ya sarılmıştır
Sayfa 157Kitabı okudu
Oğuz Atay gibi Soren Kierkegaard için de, F. Nietzsche için de, Albert Camus için de, F. Kafka için de insan, varoluşuyla kendi sırtına yüklenmiş ağır bir yüktür
Sayfa 140Kitabı okudu
Oğuz Atay’ın aydınında, İsa'nın gösterişsiz pasif direnişi, Don Kişot'un çıkar gözetmez saf kişiliği, Hamlet'in toplum ölçütlerine uymayan, yabancılaşmış davranış biçimi ve Oblomov'un asla eyleme geçemeyen ama iç yaşantısında son derece hareketli, kimliği kendini gösterir..
Sayfa 126Kitabı okudu
Faust düşüncedir, modern Avrupa'nın felsefi temelidir; Werther ise saf tutkudur
Sayfa 112Kitabı okudu
Reklam
Herhangi bir Tarkovsky filminin molasında, sorular cevaplardan mutlaka daha fazla olacaktır.
Sayfa 110Kitabı okudu
İnsanoğlu bıkıp usanmadan kendisi ile dünya arasında bir ilişki kurar," diyor Tarkovsky, "bu dünyayı sahiplenmek, sezgisel olarak algıladığı idealiyle bu dünya arasında bir uyum sağlamak için yanıp tutuşur. Bu isteğin yerine getirilemez olması, insanların hoşnutsuzluğunun ve kendi benliğindeki eksikliğin yarattığı acının bitip tükenmeyen bir kaynağını oluşturur."
Ruh'unu ve büyük asalet mirasını, bugün ancak süs şebekleri kadar kontrol edebilen bir milletin içinden yazıyorum bu yazıyı. Bir kliniğin zavallı sakinleri gibi oturmuş bön bön duvara bakan bir ülkeden yazıyorum. Kendine bir gelecek edinse bile, onunla ne yapabileceği konusunda akıl yürütmekten ürken, yatalak bir üçüncü dünya ülkesinden yazıyorum. Geçmişinin tazyikiyle geleceğinin çıkışsızlığı arasında mahsur kalmış bir coğrafyadan yazıyorum. Sanatsız, fehmsiz, edebiyatsız kalmış; çöküşünün estetiği bile doğru düzgün kurulamamış bir medeniyetin yeraltından yazıyorum.
"Taedium vitae" ve "Amor fati": "yaşamdan iğreniyordu" Nietzsche ve "kaderini seviyordu".
277 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.