Nıetzsche birçok kez, Montaigne, Voltaire ve Lâ Rochefoucauld'un felsefi dostluğunu Leıbniz, Kant ya da Hegel'inkine tercih ederek kendi ruhsal soyunun Ren'in batısında ikamet ettiğini hissetti.
Postmodernliğin ''kriteri"nin "kriterlerin yokluğu" olduğunu öne sürdüğünde ve "büyük anlatıların sonu"nu postmodemliğin "büyük anlatısı" olarak sunduğunda , Lyotard, Nietzsche'nin "hakikatler"in olmadığı, yalnızca "yorumlar"ın olduğu yönündeki perspektifsel görüşünü taciz eden özgöndergeselliği açıkça onaylıyor görünür. Başka bir deyişle, Lyotard, hakikatin yokluğunun sonsuz yorumların imkanını açık bıraktığını kabul ettiğinde de, daha önce Nietzsche'nin geçtiği yolu izler. Lyotard "doğruya asla bir sonuç çıkarmayla ulaşılamaz", ya da "ciddi biçimde ele alındıklarında perspektifler asla temellendirilemez" diye yazdığında son Nietzsecheci jestini yapar: Karşıtlıkların çözümsüzlüğünün, farkların ve uyuşmazlıkların olumlanmasının ve çoğul ve uyumsuz sesleriri kabul edilebilirliğinin etik ve politik olduğu kadar, estetik ve metafizik alanlarda da bir üstanlatı girişimini onaylamayı reddetmenin kaçınılmaz
sonucu olduğunu kabul eder.
...Kofman, Nietzsche'nin metaforu dil ve hakikatin kökenine yerleştirdiğini belirtir. Nietzsche'nin görüşüne göre, kavramlar yalnızca metaforik doğası unutulmuş olan dondurulmuş metaforlar, mecazi betimlerdir. Kavramların kökenindeki metaforikliği unutmada, onların mecazi anlamı asıl anlam olarak ele alınmaya başlanır. Asıl anlamı veren "Gerçeklik" betimi olarak kavramın bu taşlaşması, ebedi ve değişmez hakikat yanılsamasına yol açar ve Kofman bu hakikat görüşünü, sabit ve evrensel olduğu kadar, Nietzsche'nin yıkmaya çalıştığı bir felsefi geleneğin ayırt edici niteliklerinden biri olarak görür.
Foucault, postmodern episteme'nin, "insan"ın artık temsili düşünce ve söylemin ayrıcalıklı merkezi olarak görülmeyeceği bir episteme'nin açılışı ıçın, Nietzsche'nin, çok çok ciddi bir insanmerkezciliğin standart taşıyıcısı olarak "insan"ın kayboluşunu ilan etmesini alkışlar. Ve Nietzsche'nin insanı dağıtışıyla, Foucault, dilin birleştirilmesi projesinin, bir geri dönüşünün yerini belirler. Foucault'nun "arkeolojik" olarak karakterize ettiği projesinin sonucu, Nietzsche'nin aynının ebedi dönüşünün içine böyle kazınır -geriye dönen şey hakim olunması gereken bir dil sorunudur.
....Platon ve Hegel. Platon'un sistemi ideal olarak güneş tarafından yönlendirilirken ve Hegelin sistemi yalnız güneşin sağlayabileceği tam aydınIatmaya yönelirken, Pautrat, Nietzsche'nin helyolojisini bu iki güneşperestin helyologosentrizminden sakınıyor görür. Bu, Nietzsche'nin güneş sisteminde vurgunun merkeze, güneşe değil, onun etrafında dönen sirkülasyona, ışık ve karanlığın ebedi dönüşüne yapıldığı anlamına gelir. Hem öğle vakti, hem de gece yarısı Nietzsche düşüncesinde bir rol oynar ve ışığın görünümü daima gölgeyle birliktedir. Nietzsche'nin, zorunlu olduklarında kavramları alarak ve sonra artık yararlı olmadıklarında onları atarak ya da unutarak dili kullandığı akışkanlığa odaklanmak suretiyle Pautrat, Nietzsche'nin metafor ve dil teorilerini ve bu teorilerden, dünyayı bir oluş oyunu tarzında teorik kavrayışının somut manifestosu olarak yararlanma tarzlarını gözden geçirir.
...Mutlak ahlaki ilkelere ya da bir ahlak yasasına başvurmaksızın nasıl ahlaki yargılarda bulunabiliriz? Lyotard sorunu şu şekilde ortaya koyar: Eğer "kriterler yoksa, ancak yargıya varılması gerekse" yargı yetisi nereden gelir?
Lyotard bu Kantçı soruya, bu yeti "belirli bir felsefi gelenekte yani Nietzsche'ninkinde bir isim taşır: güç istenci" tarzında Nietzscheci bir cevap önerme yolunu tutar. Lyotard'a göre, Nietzsche'nin güç istenci Kant'ın üçüncü Critique'deki estetik yargısının sağladığına benzer bir cevap sağlar, fakat Nietzsche bu cevabı estetiğin ötesinde tüm yargılara genişletir:. "yargı yetisi kriterlere uymaya bağlanamaz. Son Critique' de ele alınacak olan form imgeleme aittir. Kurucu olan bir imgelem. O, yalnızca bir yargı yetisi değildir, bir kriterler icat etme gücüdür." Kant'ın bir kuralın yokluğunda yargı yetisini estetik yargı içine yerleştirdiği yerde, Nietzsche'nin felsefi bakış açısı, tüm yargıları -politik, metafiziksel, epistemolojik, etik ve estetik- bu koşullar altina dahil eder. Bu alanların hiçbirinde evrensel olarak verili kurallar, mutlak biçimde öncelikli kriterler yoktur; o, bu kriterleri icat etme görevimizdir ve bu yüzden yargılarımızı meydana getirir.
Özellikle, Deleuze ve Guattari'nin, psikanalitik pratik üzerine eleştirilerini, psikanalistin çileci papazın en son canlı örneği olduğu iddialarındaki gibi, Nietzsche'nin kilise pratiği konusundaki soykütüksel eleştirisinde ilk kez dillendirilen temeller üzerine kurdukları gösterilebilir.Nietzsche, Hıristiyanlığın çoğu pratiğinin kurtarıcı erk