"İnsan doğası gereği kendisinden farklı olana karşı biraz daha fazla dikkat kesiliyor. Dünyanın her yerinde yabancılar , farklı olanlar, ötekiler hep olduklarından fazla ve büyük görünüyor. Suriyeliler de dikkat çektikleri ve farklı oldukları düşünüldüğü için olduklarından fazla algılanıyorlar."
Durup İnce Şeyleri Anlamak - Kemal Sayar (Nihayet Dergi - Aralık 2019)
Başkasının bir yabancı gördüğü yerde, dost bir insan evladı görmek. Nezaket burada başlar. "Ah kimselerin vakti yok / Durup ince şeyleri anlamaya" diyor ya Gülten Akın, nobranlığın gerilettiği bir çağda nezaket kekre bir kelime olarak çalınıyor kulağa. Oysa nezaket, cangıllardan, çöllerden, mağaralardan kendini çekip çıkaran insanın, başka bir insanla bir arada yaşayabilmesinin, medenileşebilmesinin en selim yoludur. Marazi olan bir diğer tarzın -tahakkümün- yerine nezaket ikame edilebildiği nispette, insanın boyu kendi değerine erişebilir. Walter Benjamin, Parıltılar'da "Nezaket ne ahlaki bir hükümdür ne mücadelede bir silahtır, yine de her ikisi birden olur" diyor. Nezaket, doğuştan getirilen bir mizaç özelliği olmadığı gibi, toplum tarafından her şart altında vazedilen bir erdem de değildir. Benjamin nezaketi, bağrında "sabır" erdemini barındıran -dönüştürmeden devraldığı yegane erdemin sabır olduğu- politik bir erdem olarak nitelendirir. Ahlak yasamız ve insanlığın varoluş mücadelesi arasında yolları çatallanan bir bahçedeki kavşak tabelasıdır nezaket.