Beden ve ruhun mutlak ayrılığına dayanan tüm felsefeler, algı konusuna gelmeden çok daha önce, sevindirdiğimiz bir ruhun, örselediğimiz bir ruhun, yüze ne yaptığını gördüklerinde iflas etmeliydiler./ Kemal Sayar
"Çağdaş insanın rahatı ne kadar yerindeyse, ruhundaki o dondurucu ölüm korkusu da o kadar derin yaralar açmaktadır. Eskilerin bilmediği bu kitlesel korku, bizim doymakbilmez, gürültülü, koşu tempolu hayatımızdan doğmuştur. İnsan kendisinin, hür iradeye sahip olsa bile, yine de evrende sınırlı bir nokta olduğu duygusunu kaybetmiştir. Kendini çevresinin merkezi olarak görmeye başlamış, dünyaya uyumlanacağı yerde, dünyayı kendine uyumlandırmaya kalkmıştır. O zaman ölüm düşüncesi elbette dayanılmaz hâle gelir; tüm evrenin bir çırpıda ortadan kaybolması demek olur."/ Mustafa Özel