İlk Beş Yüzyıl

Nikomedeia ve Hıristiyanlık

Zafer Duygu

Nikomedeia ve Hıristiyanlık Posts

You can find Nikomedeia ve Hıristiyanlık books, Nikomedeia ve Hıristiyanlık quotes and quotes, Nikomedeia ve Hıristiyanlık authors, Nikomedeia ve Hıristiyanlık reviews and reviews on 1000Kitap.
158 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 30 hours
Hristiyanlığın ilk 500 yılı üzerine bir araştırma, özellikle Anadolu coğrafyasında paganizmden hristiyanlığa geçiş, sonra hristiyanlığın yayılışı, mezheplerin ve farklı kiliselerin ortaya çıkışı, onların birbirleri ile mücadeleleri, zamanın siyasi otoritelerinin sürece etkileri... kitap bunlardan bahsediyor. İlgilisi kitaptan çok istifade edecektir. Yazarın bu kısa kitap için 12 sayfa kaynakçası var. Detaylı bir çalışma, konu hakkında eldeki verileri derli toplu ve kronolojik olarak okuyucuya sunduğu için kıymetli bir eser. Ama uzmanlık alanı veya özel ilgisi olan okuyucu için yazılmış. Bende yazarın 2 kitabı daha var. Bu eserde yazarın ilmi titizliğine tanık olduğumdan, onları da merak ediyorum ve inşallah okuyacağım.
Nikomedeia ve Hıristiyanlık
Nikomedeia ve Hıristiyanlık
Zafer Duygu
Zafer Duygu
Nikomedeia ve Hıristiyanlık
Nikomedeia ve HıristiyanlıkZafer Duygu · Düşün Yayınları · 201832 okunma
Nitekim IV. yüzyıl ortalarına kadar Hıristiyanlığın Roma yönetimi ile ilişkileri bağlamında kilit rol oynayan Nikomedeia, Hıristiyanların devlet tarafından kovuşturulmalarına veya liberal bir ortama kavuşturulmalarına yol açan fermanların yayınlandığı ve ilk olarak uygulandığı yer olmuştur. Nikomedeia'nın aynı süreç boyunca Hıristiyanlığın en önemli gündem maddesi olarak göze çarpan Ariusçu teoloji için de başlıca kale vazifesi üstlendiği müşahede edilmektedir. Bunun altında ise her şeyden çok şehrin piskoposu Eusebios'un Ariusçu görüşlerin önderliğini üstlenmesi ve imparatorlar ile saray üzerinde büyük nüfuz sahibi olması gibi sebepler yatmaktadır.
Sayfa 138Kitabı okudu
Reklam
IV. yüzyılın büyük tarihçisi Ammianus Marcellinus, aynı inancı paylaştığı için sempati duyduğu Iulianus'u tasvir ederken henüz çocukluğundan itibaren pagan tanrılarına ibadet etmek isteyen ve gençlik çağına ulaştığında bu özlemle yanıp tutuşan bir hanedan üyesi olduğunu vurgulamaktadır. Ancak Iulianus'un gittikçe büyüyen bu özlemini insanlardan gizli tutmak için yeterince sebebi vardır. Çünkü Constantinus hanedanının bir üyesi olması nedeniyle kendisine sürekli şüphe ve kaygıyla yaklaşan üvey kardeşi Constantius, onun Hıristiyan bir müfredat altında yetiştirilmesini uygun görmüştür. Iulianus ise bu yüzden siyasi gücü eline geçirene kadar herkese iyi bir Hıristiyan gibi görünmüş, imparatorluk makamını tevarüs ettikten sonra ise pagan tapınaklarının açılması, kurbanların sunaklara getirilmesi ve tanrılara ibadet geleneğinin yeniden başlatılması kabilinden geleneksel pagan dinini ihya etmeye yönelik faaliyetlere girişmiştir. Ammianus Marcellinus'un bu anlatımı sırasında pagan bir yazar olarak Hıristiyanlığın IV. yüzyıl ortalarındaki durumu hakkında değerlendirmeler yapmış olması bilhassa ilginçtir ve önem taşımaktadır. Ammianus, Iulianus'un imparator olduktan sonra Hıristiyan ruhbanlarla yaptığı bir toplantıyı ve bu sırada onlara inançlarını özgürce yaşayabilecekleri yönünde verdiği sözleri naklederken, Hıristiyan din adamlarının derin anlaşmazlıklar içinde bulundukları ve birbirlerinden ölesiye nefret ettikleri notunu düşmektedir.
Sayfa 108Kitabı okudu
Anlaşıldığı kadarıyla Roma imparatoru Constantinus söz konusu bu kilise meclisini Hıristiyanlık bünyesindeki karşıt görüşlerin meydan savaşı verecekleri bir platform olarak düşünmemiştir. Onun öncelikli tahayyülü Licinius'a karşı elde ettiği zaferi "kutsal bir zafer" havasına büründürerek bundan sonraki süreçte Hıristiyanlığa ve kiliseye
Arius, IV. yüzyılın ilk çeyreğinde, çok zamandır sürmekte olan kristolojik tartışmalar çerçevesinde; Mesih'in "ilah oluşu" varsayımı ile bir zamanlar Hıristiyanlık dünyasında bu varsayımı tanımlamak amacıyla ortaya atılan logos doktrini çerçevesinde, Mesih'in Tanrı'yla ilişkisini dönemin bazı Hıristiyan ilahiyatçılarını rahatsız edecek
Hıristiyanlık, Constantinus dönemine gelindiğinde, çok zamandır bünyesinde devam eden büyük teolojik tartışmaların gölgesinde parçalanmış bir haldedir. Yani Constantinus'un Hıristiyanlığı siyasi amaçlarına yardımcı kılabilmesi, önce Hıristiyanlık açısından birliğin sağlanabilmesine, başka bir ifadeyle yüzyıllardır önü alınamayan ilahiyat
Reklam
Lukianos'un yaşamı hakkında pek az şey bilinmekte ise de onun son derece etkili bir ilahiyatçı olduğu rahatlıkla söylenebilir. Doğrusu Antiokleia'da kurmuş olduğu İlahiyat Okulu'na mensup çok sayıda ilahiyatçı, ölümünden sonra biraz da onun takipçileri olarak görülmeleri sayesinde meşhur olmuşlardır. Tarsoslu Diodoros, Mopsouestialı Theodoros ve Nesturî Hıristiyanlık tabir edilen teoloji geleneğine ismini veren Nestorios gibi etkili teologların dışında, bu ekolü temsil eden diğer bazı ilahiyatçıların Lukianos'un öğrencisi olmaktan bilhassa onur duydukları hissedilmektedir. Söz gelimi Arius ile Nikomedeialı Eusebios bu bakımdan örnek olarak gösterilebilir. Zira IV. yüzyılda Hıristiyanlık dünyasındaki entelektüel tartışmalar arasında ilk sırayı işgal eden Ariusçuluk, bizzat Ariusçu ruhbanlar tarafından Lukianos'un teolojik görüşleriyle özdeşleştirilmektedir. Zaman zaman Bithynia'ya geldiği bilinen Arius ile Nikomedeia'nın piskoposu Eusebios dışında, Eudoksios, Demofilos, Nikaia'nın piskoposu Theognis ve Khalkedonlu Maris gibi şahsiyetler de bu bağlamda bir çırpıda akla gelen Bithynialı ruhbanlardır.
Antiokheialı Lukianos, Hıristiyanlığın genel tarihi açısından olduğu kadar Nikomedeia'daki geçmişi bağlamında da büyük önem taşıyan bir tarihsel figürdür. Lukianos, rivayete göre Hıristiyan bir ailenin oğlu olarak Samosata'da doğmuştur. Hıristiyan teolojisi alanında yaptığı ihtisasın ardından Tarsoslu Diodoros ile Mopsouestialı Theodoros gibi önemli ilahiyatçıları yetiştirecek olan ve Mesih'in beşeri boyutunu vurgulaması veya ön planda tutmasıyla tanınan Antiokheia İlahiyat Okulu'nu kurmuştur. Ancak Roma yönetiminin Hıristiyanları hedef alan bir kovuşturması sırasında Antiokheia'da tutuklanarak Bithynia bölgesindeki Nikomedeia'ya getirilmiştir. Rivayete göre, burada bir süre zindan hayatı yaşamış ve çeşitli işkenceler çekmiştir. Nitekim Hıristiyanlık geleneği Lukianos'un Maximinus Daia'nın kovuşturmaları sırasında şehit edildiğini söylemektedir. Onun ölüm tarihi olarak da 7 Ocak 312'ye atıf yapılmaktadır.
46 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.