" Yaptığı o ürkünç şeyleri sevgisinden yaptığına gerçekten inanıyor olabilir mi ?
Şu dünya, sevgi denen şeyi kimsenin, şiddetin en adi ve aşağılık biçimlerinden ayırt edemediği kadar kötü bir yer olabilir mi ? "
She has never believed herself fit to be loved by any person. But now she has a new life, of which this is the first moment, and even after many years have passed she will still think: Yes, that was it, the beginning of my life.
Onunla birlikte olmanın yalnızlığa iyi geleceğini düşünmüştü ama birliktelikleri yalnızlığını sanki içine ekili, öldürülmesi imkansız inatçı bir şey haline getirmişti.
For a few seconds they just stood there in stillness, his arms around her, his breath on her ear. Most people go through their whole lives, Marianne thought, without ever really feeling that close with anyone.
Marianne bazen kendini en alt basamakta görse de diğer zamanlarda hiç merdivende değilmiş, aşağısı-yukarısından etkilenmiyormuş gibi hissediyor; çünkü ne popülerlik peşinde ne de elde etmek için uğraşıyor.
Baktığı yerden merdivenin kime ne fayda sağladığı meçhul, en tepedekiler için bile.