Ferit Edgü

Notos Sayı: 69

Notos Dergisi

Notos Sayı: 69 Gönderileri

Notos Sayı: 69 kitaplarını, Notos Sayı: 69 sözleri ve alıntılarını, Notos Sayı: 69 yazarlarını, Notos Sayı: 69 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Ah, belâlı bir uğraştır yazmak. Çünkü sürekli kendi kendinizle çekişmek, çelişmek zorundasınız.”
Sayfa 38
Ferit Edgü;
“Hakkâri’de o güne kadar tanımadığım ve ait olmadığım bir dünyada sözcükler olmadan da insanların anlaşmasının mümkün olduğunu gördüm. Günümüzde, aynı dili konuştuğumu zannettiğim insanlarla anlaşamadığımı görüp de orada iki ayrı dilden konuştuğumuz halde anlaştığımızı düşündüğümde bunun önemi büsbütün ortaya çıkıyor. Bu benim yazarlığımda önemli bir noktadır.”
Sayfa 36
Reklam
“Yazmak, bu soğuk cehennemde, direnmek demek.”
Sayfa 35 - Ferit Edgü
Ferit Edgü;
“Ölümünden kısa bir süre önce Melih Cevdet’i ziyarete gittiğimde, ayrılmadan önce, “Biliyor musunuz, daha fazla yaşamak istemiyorum,” demişti. O gün, sevgili dostumu çok iyi anlamıştım. Bugün çok daha iyi anlıyorum.”
Sayfa 31
Ferit Edgü;
“Yarama basmayın. Bu ülkede, Osmanlı’dan başlayarak hiçbir zaman hak, hukuk, özgürlük, eşitlik var olmadı. Hatta hoşgörü bile var olmadı. Düşünen adam, ister yazar olsun, ister bilimadamı, her zaman devletin kuşkuyla izlediği tutsak gibi biriydi. Bugüne bakıp da geçmişe övgü düzecek değilim. Daha lisedeyken aramızda muhbirler vardı. Akademi’deyken bunların sayıları daha da arttı. Hocaların arasında bile öğrencilerini ihbar edenler bulunuyordu. Ve en büyük yanılgı askerlerin her zaman kurtarıcı olduğu inancıydı. Nasıl kurtarıcılarsa, otuz yılda üç darbe yaptılar. Her birinde de üniversiteyi ezip geçtiler. Aydın kıyımı eylemlerinin başlıcası oldu. Çok konuşturmayın beni. Ben yalnızca Paris’te özgürlüğü yaşadım. Türkiye’de de özgürmüşüm gibi yazdım, okudum. Zaten bizim özgürlüğümüz, demokrasimiz her zaman ‘gibi’ olmuştur. Halkın büyük çoğunluğunu ilgilendiren konular da değildir bunlar.”
Sayfa 31
Ferit Edgü;
“Toplumsal sınıfların yokluğu, kadının toplumsal yaşamdaki olmayan yerinin bir roman malzemesine dönüşmesine izin vermemesi, okuryazar yokluğu, bireyin yokluğu... Bu nedenle, bizde masal, hikâye vardır ama roman yoktur. Türk romancılığının yüz elli yılda aldığı yol (Türk resminin aldığı yol) bu açıdan bakıldığında olağanüstüdür.”
Sayfa 29
Reklam
30 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.