15. yy. Paris' inde geçen konusu ile hiçbir zaman eskimeyecek bu roman, gerek mimari gerek atmosfer tasvirleri ve tabi başarılı ruh çözümlemeleri ile tam bir başyapıt. Victor Hugo, insani duygulara tam on ikiden değiniyor. Bu kitap insana sahip olduğu -varsa tabi biliyosunuz artık öyle insana pek rastlanmıyor- etik ve ahlaki değerleri sorgulatıyor.
Quosidomo ne kadar çirkinse kalbi bir o kadar güzel, vücudu ne kadar biçimsizse ruhu ve karakteri bir o kadar muntazam. Gelin görün ki bir kusuru(!) var: Çok iyi kalpli.
Adalet, iyilik, sınıf farkı, burjuva, din ve pek çok temel kavramı ele alan bu romanda Quosidomo "merhamet" i temsil ediyordu. Hem de ne merhamet... O koca koca dünyaları sığdırdığı küçücük kalbi, biri için atıyordu: Güzeller güzeli Esmeralda. Öyle masum öyle karşılıksız sevdi ki Esmeralda'yı. Nihayet anladı Esmeralda onun kıymetini. Kimsenin onu görmediği, ezip geçtiği ve susuzluktan kavrululduğu vakit harika bir şey oldu: Esmeralda ona su verdi. Gözyaşlarım...
"Dünya hassas kalpler için bir cehennemdir."
"Esmaralda bana su verdi."