Aylardır Proust okuyorum. Haliyle onu araştırırken dönemdaşı Colette de dikkatimi çekmişti. Zamanında Nobel’e aday gösterilen Colette’in hayatı bana göre yazdıklarından kat be kat daha ilgi çekici. Bir tür döneminin Madonna’sıymış denilebilir. Yazarlığının yanı sıra aktrist ve mim sanatçısı olarak da ünlenmiş. Göğsünü açtığı ya da sahnedeki hemcinsini dudaktan öptüğü şovları zamanında az fırtına koparmamış. 19. yy’da doğmuş bir kadın için oldukça “yürek yemiş” dedirten türde bir yaşam.
Bu kitabı okumakta zorlandığımı söylemeliyim. Homofobik sebeplerden değil kesinlikle. Sadece yazım şeklini oldukça yorucu buldum. Yazdıklarının tamamında değil sadece bazı yerlerinde etkileyici ve güçlü cümlelere rastladım. Diğer taraftan eminim ki bu cümleler 100 yıl önce okunduğunda mutlaka daha büyük bir etkiye sahipti. Nobel’e aday gösterilecek bir kalem olarak görüldüğüne göre bunu çok daha net hissedeceğim başka kitapları vardır mutlaka ama o, bu kitap değil kesinlikle.