Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.27
Öbürküler
Mahir Ünsal ErişÖbürküler Yorumları ve İncelemeleri
Öbürküler yorumları ve incelemelerini, Öbürküler kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Öbürküler puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Puan
7.910 üzerinden
Bir yarısı refit halit karay'ın diğer yarısı Hüseyin rahmi gurpinar'ın anısına ithaf edilen kitabı ben özellikle rahmi gürpınarın "gulyabani" kitabına çok benzettim yazarın esinlendiği çok belli . Yine de kitap esinlenmiş olsa bile yazarın kendi dilini anlatış tarzını görebiliyorsunuz . Korku gizem tarzı kitap severlerin okumasını tavsiye edebileceğim bir kitap
Mahir Ünsal Erişin okuduğum ilk kitabıydı ama kesinlikle son olmayacak.
Dili oldukça sade ve akıcı. Birkaç saatte bitebilecek bir kitap. İnsanı hem meraka sürüklüyor hemde eğlendiriyor. Eski istanbul betimlemeleri ve bunu resimlerle perçinlemeside çok hoştu.
Özellikle Fahrettin beyin İstanbul boğazını göstererek ‘cahil cahil konuşma hanım bu kadar uzaklığa köprümü olurmuş’ demesi beni çok güldürdü.
Mahir Ünsal Eriş’in okuduğum ilk kitabı öbürküler oldu. Kitabın ismi, kapağı ve yazar hakkında okuduklarımdan beklentim çokça yükselmişti açıkçası ve maalesef beklentimi karşıladığını söyleyemeyeceğim..
Kitap iki kısımdan oluşuyor. İlk kısım Refik Halit Karay anısına, ikinci kısım ise Hüseyin Rahmi Gürpınar’a ithaf edilmiş. Bölümlerin başlarını iki güzel şiir süslüyor.
Kitabın kurgusu sondan başa gidenlerden, bu yönüyle sevdim açıkçası.
İlk bölümde Niğde’den bir tanıdığının ısrarıyla Sümerbank’a müdür olmak için kalkıp İstanbul’a gelen Fahrettin Bey ve ailesinin 57 nomerolu konağa yerleşmesi ve buraya öbürküler dadanması iddiasıyla başlayan olaylar serüvenini okuyoruz. Niğde’deki evlerinden ayrılırken ki zorlanmaları, yeni hayatlarına dair endişeleri, sudan çıkmış balık olma halleri güzel bir şekilde anlatılmış. İstanbul’a yolculuklarıyla başlayan serüven Fahrettin Bey ve Fevziye Hanım’ın çocuklarını da alıp arkalarına bile bakmadan Niğde’ye dönmeleriyle sonuçlanıyor.
İkinci bölümde yavaş yavaş işin aslı çıkmaya başladı ortaya. Talihsiz Fahrettin Bey ve ailesinin tüm olayının aslında yanlış zamanda, yanlış yerde bulunması gerçeği, ‘Gerçekten böyle talihsizlikler üst üste gelebiliyor mu insanın başına?’ dedirtecek cinstendi.
Kitabın en beğendiğim şeyi baskısı oldu. Çizimler de gayet başarılıydı. Karakarga yayınlarından gözüm kapalı kitap alabilirim diye düşündürdü bana.
Ne kadar beklentimin altında da kalsa başka bir kitabıyla daha yazara şans vermek niyetindeyim. Hepinize #keyifliokumalar
Hoş bir kitap, insanların korkularının aslında sebeplerini bilmeksizin nasıl da hayatlarında etkili olduğunu, hatta hurafelerin de buralardan çıktığını bize hatırlatan, bunu yaparken de bir yandan meraklandıran bir kitap. Oysa her şeyin mantıklı bir sebebe dayandığına inanan insanın bile minik tuhaflıklarda olması gerekenden daha derin anlamlar araması sanırım kaçınılmaz. Kokusu itibarı ile ilgi çekici bir kitaptı. Yine de beklentimi karşıladığını söyleyemeyeceğim. Daha ilginç bir kurgu bekliyordum sanırım.
Ben sevdim. Bir Anadolu masalına önce masalın gerçekleşmesine şahitlik ediyoruz sonrasında da masalın altında yatan ve daha çok memleketimden insan manzaralarının adım adım nasıl oluştuğunun gerçekliğini görüyoruz.
İlk Kısım (Bu yarısı)
Refik Halid Karay'ın anısına;
İkinci Kısım (Öbür Yarısı)
Hüseyin Rahmi Gülpınarın anısına
İthafen yazılmış olmasının yanı sıra ustalara da bir saygı duruşunda bulunulmuş.
Genel itibari ile önü ardı, sağı ve soluyla Memleketimiz de ki İnsan Manzaralarına şahitlik ederken kocakarı masallarına da bir başka açısıyla bakmış oluyoruz.
Zaten her bölümün başlarında da Nazım Hikmet'in Memleketimden İnsan Manzaraları adlı kitabından da alıntılar da bulunarak çok daha derin bir tad koymuş oluyor.
Ben 1 günde de bitirmiş bulunarak sevdiğimi ve beni sürüklediğini söylemek isterim.
Okuyun, okutun...
Öbürküler'de hikaye bir tren yolculuğuyla başlar. Niğde'den İstanbul'a karısı ve üç çocuğuyla tayini çıktığı için giden bir adam, yol boyu hiç bilmediği bir memlekette ne yapacağını düşünür. Aynı endişe karısında da vardır. Çocuklar ise sadece meraklıdır.
Akşam vakti gittikleri evde, daha gider gitmez tuhaflıklar başlar. Üstüne komşu bir kadının anlattıkları da onları iyice korkutur ve bir gece yaşadıkları şeyler yüzünden apar topar memleketlerine dönerler.
Kitap iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde bu ailenin gelişi ve yaşadıkları, ikinci bölümde ailenin gittikleri evde yaşadığı garipliklerin sebebi anlatılır.
277 - Bir dönem öyküsü yazmış bu sefer Mahir, 50’li 60’lı yıllar falan, Menderes sonrası falan. Hem dönemin olaylarına dokundurmuş, hem de Anadolu insanına. Keşke kitaba dair bir şeyler yazmadan önce kitabın Vikipedi sayfasına bakmamış olsaydım. ([tr.wikipedia.org/wiki/Öbürküler](tr.wikipedia.org/wiki/%C3%96b%C3...)) Söyleyeceğim ne varsa orada bulunan Kurgu bölümünde benden önce birileri yazmış. İşte orada yazılmış olan sebeplerden ötürü kitabı beğendim. “Okurken yüreğime dokundu, beni başka diyarlara götürdü, kendimi kaybettim” gibi yorumlar yapamayacak olsam da okurken güzel vakit geçirdiğimi söylemeliyim yine de. Ne çok uzatıp uzun uzun betimlemelerle bağlamdan kopmamıza sebep olmuş, ne de kısa kesip blog yazısı okur gibi, yarışmaya sokmalık öykü okur gibi hissetmemize sebep olmuş, dozunda bırakmış Mahir bey. Okurken başta “acaba fantastik mi yazmış bu sefer” diye bir anlığına düşünse de insan karakterlerin saflığından biraz işkilleniyor işin içinde iş olduğundan.
Bu bir üçlemenin ilk kitabıymış sanırım. Diğerleri’ne de bakacağım. Kelime esprisi yaptım ehehe. İkinci kitabın ismi Diğerleri ya hani ben de diğerlerine de bakacağım demek yerine Diğerleri’ne de bakacağım dedim çok komik bence eheh.
Yazar kitabın ilk yarısını Refik Halit Karay'a ikinci yarısını da Hüseyin Rahmi Gürpınar'a ithaf etmiş. İki uzun öykü aslında, aynı kahramanlar ama farklı açılardan anlatılmış.
Çok beğendim, dili, içtenliği çok güzel. Bir günde okuyabileceğiniz bir kitap, tavsiye ederim.
Ben bu kitaba tek kelimeyle bayıldım.
Yazarın “Olduğu Kadar Güzeldik” kitabını birkaç yıl önce okumuş ve yorumumu yazmıştım. O zamanlar öykü sevmiyorum diyordum ama yazar beni türe ısındıran birkaç isimden biri oldu. Özellikle kitaptaki Benim Adım Feridun öyküsünü çok sevmiştim. Benim gibi başkaları da sevdi, bu nedenle öykü tek başına kitap olarak basıldı ve filmi bile çekildi.
Bu kitabı arkadaşım önerdi. Bir akşam vakti okumaya başladım ama ilk bölüm beni korkutmaya başlayınca sabaha bıraktım. Benim gibi tırsaklar için gece okunacak bir kitap değil. Daha sonra ikinci bölümde her şeyin nedeni açıklanırken bir aydınlanma yaşadım. Bu tarz aslında hiçbir şey düşündüğünüz gibi değil, kitaplarını seviyorum. Kitapların sürpriz sonları olur, bu kitabın ikinci yarısı komple sürpriz. Aynı zamanda yer yer çok güldürüyor. Şiddetle tavsiye ederim. Yıl sonunda en iyiler listesine girmeye aday bu kitabı mutlaka okumalısınız.
suleuzundere.blogspot.com/2022/04/subat-a...
Mahir Ünsal Eriş ile, olağanüstü yazarların eserlerini okumama vesile olan değerli kardeşim, devrem, 25 yıllık bir dostum sayesinde tanışmıştım. Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde, Olduğu Kadar Güzeldik ve Dünya Bu Kadar kitaplarını büyük bir hayranlık ile okumuştum.
Kendine has tarzı ve yan tarafta oturan komşunun oğlu havasındaki içten anlatımı ile sanki okumuyorum da karşımda oturmuş ve bana anlatıyormuş gibi hissettiren bir yazar Eriş. Halk ağzı anlatımı sayesinde, bir Orhan Kemal kitabı okuyorum gibi hissettirmesi de cabası tabiki. Kullandığı kelimeler ve kurduğu cümleler ile Türkçemizi en iyi kullanan yazarlarımızdan biri olduğunu da açıkça bizlere sergiliyor.
Öbürküler, diğer okuduğum 3 kitabından biraz farklı geldi. Ama bu farklılık tabiki kötü anlamda değil; aksine, çok keyif alarak okumanızı sağlayacak şekilde olmuş. Olayların Ege'den farklı bir ortamda geçmesi ve başta korku tarzı gibi gelse de sonradan mizah seviyesine varması kitabı bir oturuşta, elinizden bırakmadan okumanızı sağlıyor.
Tanıdıkları bir mebusun iyilik yapma hevesi ve ısrarcı tutumu neticesinde istemeye istemeye İstanbul'a atanan, tüm anılarının sahibi olan Niğde'yi, eşyalarını, alıştıkları hayatı geride bırakarak, 1950lerin zorlu şartlarında yeni bir hayat için İstanbul yollarına düşen Fahrettin, eşi Fevziye ve biri daha kundakta olan 3 çocuklarının başından geçen ilginç-korkulu-komik olayların anlatıldığı kitapta, yine o müthiş Mahir Ünsal Eriş anlatımı ile tanışabilirsiniz.