Tut Hakk‘ı bilmek dilersen ehl-i irşâd eteğin
Niceler bilmediler kim böyle erkân gizlidir
Değme bir hor ü hakire hor deyu kılma nazar Kalbinin bir köşesinde Arş-ı Rahman gizlidir
Çünkü aramızda ikilik var; İslam'ın uyulması gereken yüzlerce şartlarını unutmuş, sadece beş şartına bağlanmış, şiirinfe değindiğin 'zahid-i hodbin 'lerimiz var.
Şeyh Ali bahaaddin el Aksarayi
Benim sadık ve sevgili Helvacı babam, senin kalbin de Allah olduğu için yüzün böylesine bağışlayıcı ve sevecen. Ben kendimin sen kendinin tanrısısın. Yaratılmış ve yaratanı özünde taşıyor bütün insanlar: kimse kimsenin Kulu olamaz.
"Duy beni Civân pirim Mâ'şuki! İşte koca yeminimi yerine getirdim. Ben asla Şimr olmam; ona da baş kesenlere de kestirenlere de lanet olsun! Ben seni seçtim, sana geliyorum!
Aşkın aldı benden beni, bana seni gerek seni
Ben yanarım dün-ü günü, bana seni gerek seni
Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum, bana seni gerek seni
Aşkın aşıkları öldürür, aşk denizine daldırır
Tecelli ile doldurur, bana seni gerek seni
Aşkın şarabından içem, Mecnun olup dağa düşem
Sensin dün-ü gün endişem, bana seni gerek seni
Sofilere sohbet gerek, Ahilere Ahret gerek
Mecnunlara Leyli gerek, bana seni gerek seni
Eğer beni öldüreler, külüm göğe savuralar
Toprağım anda çağıra, bana seni gerek seni
Cennet Cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni
Yunus'dürür benim adım, gün geçtikçe artar odum
İki cihanda maksudum, bana seni gerek seni
'Vahdet-i hakikate ermiş olan insan-ı kamil şeriat dairesinden çıkar ve onun farzlarından muaftır. Hakikat Tanrı'yı bilmek, gözlemek ve onunla bir olmaktır.'
Gelecekten haber vermek için uzak görüşlü olmak ve kılı kırk yararak akıl yürütmeyi bilmek lazım. Geçmişten söz etmek ve onu sağlam değerlendirmek ise geniş bilgi gerekir.
Firâkın nârına yandım yetiş ey Yûsuf-i Mısrî
Hicâb-ı hicrüni kaldır ki bu Ya’kub-i âmâdan
Senin hüsnündürür yâ Râb ki Yûsuf’ da eder cilve
Senin aşkındurur yâ Râb zuhûr eder Zelihâ’dan
Bu gün ey dil temâşâ kıl cemâl-i vech-i cânânı
Şu kim görmez anı bugün yarın olur ol a’mâdan
Kamû eşya eğerçi kim haber virür cemalinden
Veli insan olan ismin nişân virür müsemmâdan
Bunun üzerine şaşkınlığı geçem Şeyhülislam İbn Kemal'in dili çözüldü ve babasının adıyla seslendi:
"Pir Ali Sultan Aksarayi oğlu sanık Şeyh İsmail Ma'şuki, nam-ı değer Oğlan Şeyh ayağa kalksın. Ellerini çözün sanık kişinin!