Hayır! Anlatmayacaktı. Hem tatsızlık olmasın istiyor, hem de anlatmaya kalksa birşeyi bozacağını, bir duyguya ihanet edeceğini hissediyordu. O kaza anında ona acıyla bakan çocuğu, başkasına öylesine anlatıp, çocuğun acı veren hayalini kendinden uzaklaştırmak, onun için çekmesi gerekli olduğuna inandığı acıyı bu şekilde yoketmek istemiyordu. Ortak acıların da bir mahremiyeti olduğunu, onu bir süre daha, içinde, daha yakınında yaşatması gerektiğini düşünmeye başlamıştı. Anlattığında kocası ya da başkası -tabii ki doğal olarak- onu teselli etmek isteyecek, aasını azaltacak şeyler söylemeye gayret edecek, "Ne yapacaksın? Senin suçun yok ki, hayatta oluyor böyle şeyler," gibi laflar geveleyeceklerdi. O zaman da... Her şey gibi bu acı ortaklığı da bozulacak, çocuk giderek herhangi bir kaza geçiren olacak, sonunda da onu tamamen unutacaktı kadın. Belki birlikte olmak buydu. Birbirimizin aasını dağıtmalıydık. Ama bu, o acıyı ve acı çekeni yok sayarak, yerine boşvermeyi koyarak mı olacaktı?
Sadece evlilikmiş... Dışarıdan öyle!
Ben yıllardır mutsuzum. Kimin umurunda!
Evlilik kutsalmış, bilmem ne...
Ya mutluluk?
Ya kendini özgür hissetme?
"Bunu sürdür!"
Niye?
Çünkü evlisin!
Hayatın içinden, cinsellik ve ilişkiler temalı öyküler. İlginç bir yanı yok, şaşırtmıyor hikayeler, betimlemeler fazla zorlansa da garip biçimde okuttu, merak da ettirdi sonunda neler olacak diye. Cem Selcen tekrar denenebilecek bir yazar. Sel Yayınlarından çıkıyorsa zaten iyidir kitap. Beklentiniz çok yüksek değilse memnun kalırsınız hikayelerden.
Öğle PaydosuCem Selcen · Sel Yayıncılık · 201320 okunma