Devlet, benden değil, devrimci kelimesinden korkuyordu. Çünkü onların bulunduğu her yerde savaşçı bir ruh egemendir. Yeni yeni, güçlü savaşçılar yetişir...
Geceleri sakin geçiren, her an kapılarına dipçikle vurulmasını beklemeyen ve çocukları uyurken yürekleri korku ile titremeyen annelere ne mutlu! Polislerin ayak tapırtılarını duymadan, onların vahşileşmiş yüzlerini görmeden büyüyen çocuklara ne mutlu!
Yoksulların açlık ve sefaletten kurtulmaları için bir tek yol vardır: İşçilerle köylülerin birleşmesi. Ve zenginleri sırtlarından atmak, fabrikalara sahip olmak.
O övülmeyi sevmezdi, utanırdı övülmekten. Ama, bilgili ve çalışkan olduğu hakkındaki övücü sözler onun kulaklarına da varıyordu. Buna rağmen gururlanmıyor, aksine, alçak gönüllülüğü ve sıkılganlığı artıyordu.