Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Oğuz Atay'da Aydın Olgusu

Yıldız Ecevit

Oğuz Atay'da Aydın Olgusu Sözleri ve Alıntıları

Oğuz Atay'da Aydın Olgusu sözleri ve alıntılarını, Oğuz Atay'da Aydın Olgusu kitap alıntılarını, Oğuz Atay'da Aydın Olgusu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İç dünyaya geçiş, dış dünyadan tümüyle kopuş demektir. İç dünyada derinleştikçe kişinin maddesel özellikleri de zayıflar; ruhsal özellikler uç noktaya ulaştığı zaman da kişi ölür (Selim, Hikmet) veya ortadan kaybolur (Turgut)
Onun çizdiği bireyler yaşama karşı savunmasızdır; içten ve sevgi doludur. "Canımlarım benim, seviyorum sizleri insan kardeşlerim. Durup dururken seviyorum işte... Kollarımı açıp bütün insanlığı kucaklıyorum." Turgut'tur, yalın bir duygusallık içinde bu sözleri söyleyen.
Reklam
“Sen de çok safsın derlerse, ben de onlara derim ki (...) Size göre kusur sayılan bazı yanlarımızı korumak istiyoruz."
Wellek-Warren’ın dediği gibi "her insan, hatta en basit bir insan bile birçok tiplerin toplamıdır"
Atay, Türk aydının iç dünyasını, bilincinin tüm katmanlarını bir bilim adamı titizliği ile analiz eder; erdemlerini olduğu kadar yanlışlarını da gözler önüne serer.
Dünya edebiyatındaki en etkileyici bürokrasi betimlemeleri Kafka'nın "Dava" ve "Şato" romanlarında bulunur. Kafka'nın bürokrasi dünyası, insanın içinde kaybolduğu uçsuz bucaksız labirentvari koridorları, akıldışı bir ülkeden gelmiş izlenimi uyandıran ulaşılmaz insanlarıyla tedirgin edici bir atmosfer içerir. Atay'ın "Tutunamayanlar"da çizdiği bürokrasi dünyası da insana yabancıdır; memurlar yaşamı insanın burnundan getirmek için görevlendirilmiş gibidirler: "Bir işin nasıl yapılacağından çok nasıl yapılmayacağını gayet iyi bilirler. Gerçek olumsuzluğun sultanıdırlar."
Sayfa 74
Reklam
"Sen de çok safsın derlerse, ben de onlara derim ki(...) Size göre kusur sayılan bazı yanlarımızı korumak istiyoruz."
"Korkuyu beklerken tehlikeli oyunlara bile tutunamayan, gene de o oyunlarla yaşayan, geleceği elinden alınmış beyaz mantolu bir adam. Dipten sarsılmış, kırgın, hatta umutsuz biri."
Enis Batur'un gözünden Oğuz AtayKitabı okudu
Selim’in aşırı duygulu ve sevecen kişiliği, yaşamda tutunamamasının nedenlerinden biridir; Turgut’un "Selimlik" diye adlandırdığı özelliğin bir parçasıdır. Nedir "Selimlik"? Selimlik doğruluktur, çıkargözetmezliktir, sözünün eri olmaktır, içtenliktir, sevecenliktir, düşünebilme yeteneğidir; insanın kendisiyle hesaplaşabilme yürekliliğidir, kendisini açıkça, korkmadan yaşamasıdır. "Selimlik" bunların hepsinin bir bileşkesidir. Diğer taraftan "Selimlik", yirminci yüzyıl insanının bünyesindeki çelişkidir, iletişimsizliktir, kafkaesk korkudur, yalnızlıktır, yaşama karşı zayıflıktır, "kitap okumakla manav tarafından aldatılmaya engel olamamaktır”, tümüyle maddesel değerler üzerine kurulmuş bir düzende tutunamamaktır.
Günlük’te şöyle der;
“Halka büyük doğrular adına yalan söylemekten kurtulamamaktır sorunlardan biri. Kültürsüzlüktür. Duyarsızlıktır (....) yüzeyde çırpınmanın verdiği korkunun edebiyat heyecanı sayılmasıdır (.....) Belki -Kemal Tahir’in dediği gibi- günde 24 saat romancı olmanın gereğini duyanlar ya da duyacak olanlar vardır (......) bu Kemal Tahir’in dediği gibi kültür işidir (......) Küçük kafa ve beden yaşantılarıyla büyük fırtınalar koparılamayacağını sezmektir. Romanın bir ömür tüketmek işi olduğunu kavramaktır. Romancının kendi kendisinin felsefecisi, sosyologu, psikologu olması gerektiğini savunan yazar, "Halit Ziya’nın, Tanpınar’ın (Hatta Peyami Safa’nın) roman diye bir gerçeği, birçok gürültücüden daha çok hissettiğini, Kemal Tahir’in çok başka yoldan aynı gerçeği yaşattığını (.....)"
82 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.