Montessori’ye göre, çocuklar emici zihin olarak adlandırılan bir yetiyle doğarlar ve yaşamın ilk yıllarında bu yetileri sayesinde duyuları ile algıladıkları uyaranları süngerin suyu emmesi gibi emerler. Bebekler dünyaya geldiklerinde henüz kendilerinin bile ayrı bir varlık olduklarının farkında değillerdir; gördükleri, duydukları, dokundukları, kokladıkları, tattıkları uyaranlara motor tepkiler vererek dünyayı anlamlandırmaya çalışırlar. Ağlama ile başlayan iletişimleri agulamalar ile devam eder, genellikle bir yaşına doğru ilk anlamlı sözcüklerini söylerler; okul öncesi dönemin sonlarına doğru gramer kurallarına uygun bir şekilde konuşurlar ve sözcük hazineleri de artık ilk bir yaşında olduğu gibi değildir. Henüz başlarını bile tutamadıkları yaşamlarının ilk aylarından emekleyebildikleri, yürüyebildikleri hatta koşabildikleri aylara / yaşlara doğru ilerleme gösterirler. Tek başına oynamaktan hoşlanırken büyüdükçe başka çocuklarla oynamaya ihtiyaç duyarlar. Giderek kendi duygularını ifade etmeye, başkalarının duygularını anlamaya ve başkalarının duygularına karşı uygun tepkiler vermeye doğru bir ilerleme gösterirler. Yaşamları boyunca hep kendilerine eşlik edecek olan beslenme, sağlık, kazarlardan ve tehlikelerden korunmaya yönelik temel becerilerini de yine bu dönemde kazanırlar. Böylesine özel bir dönemde, okul öncesi eğitim aracılığıyla çocuklara çok yönlü gelişimlerini destekleyecek bir ortam sunmanın önemi büyüktür.
Gülüşleri, bakışları, doğallıkları ile biz yetişkinleri büyüleyen okul öncesi dönemdeki çocukların öğretmeni olmak da öğretmenliği sevenler için ne de büyük bir ayrıcalıktır. Büyük bir ayrıcalık olmakla birlikte öğretmenlerin mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve yetkinliğe sahip olmaları gerekir; bir gruptaki her bir çocuğun biricikliğinin hatta bir grubunun başka hiç bir gruba benzemediğinin bilincinde olarak planlamalar yapmalarının, etkili ortamlar hazırlamalarının elzem olduğu bilinmektedir. Bu nedenlerden dolayı, Okul Öncesi Eğitim Programları kitabında okul öncesi eğitimin önemi, amaçları, ilkeleri, tarihsel gelişimi, 2013 yılında yayınlanan 0-36 aylık ve 36-72 aylık çocuklar için okul öncesi eğitim programları ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Ayrıca, 0-36 aylık ve 36-72 aylık çocuklara yönelik örnek planlara yer verilmiştir. Ancak unutulmamalıdır ki “Her çocuk biriciktir. Çocukların oluşturduğu her grup da biriciktir.”
Çocukların gözlerinin güldüğü barış ortamında bir dünya umuduyla...
