İstersen binlerce insanla birlikte öl, yine de yalnız ölüyorsun. Yapayalnız. Sırayla değil ölüm. Kitlesel değil. Geleneksel değil. İlk defa sen ölüyorsun. Son defa sen...
Ama kendinden kaçamazdı. İnsan nereye giderse gitsin kocaman bir kafes içinde. Parmaklıkları kendisi. Kendi adından kafesi. Ayağına dolanan kendi sesi. Bileklerine pranga diye bağlanan kendisi. Ellerini kelepçeleyen kendi niyeti.
insan" kelimesi "unutuş" anlamındaki "nisyan" kökünden alınmıştır. Nerede "Ey insan," diyorsa Kur'ân, "Ey unutan!" diyordu iç sesi. Unutkandı insan. Unutandı. Yeryüzünde vazgeçilmez sandığı varlığının bir başı olduğunu unutuyordu. Kendisinden habersiz kendi lehine verilmiş büyük bir karar sonucu nefes alıp verdiğini, sevdiğini, sevildiğini unutuyordu. Sanıyordu ki ezelden beri burada. Sanıyordu ki ebedi kalacak burada. Hiç doğmamış sanıyordu kendini. Hiç ölmeyecek sanıyordu.
Neye şaşıracağını bile şaşırmış bir şaşkınsın sen ey insan!
Öldükten sonra yeniden diri olacağına inanman şu anda diri olduğuna inanmandan daha kolay değil mi?