"Bazı acılar haykırılır. Her yanından buz gibi soğuk giren odada karnını çekerek, eller ayakların arasında, üstünde örtülü hiçbir şey olmadan, titreyerek yatmak gibidir çaresizlik."
Başlangıcı saymazsak otuz sekiz başlıktan oluşan, duygu yüklü, betimlemeleriyle ve samimi anlatımıyla kurgulanan, yer yer okurken şiirsel cümlelerle hüzünlendiren bir kitapla geldim bugün.
Birbirinden bağımsız ilerleryen keşke daha sürse de okusam dediğim bölümler vardı. Çorbacı Nail'in hazin sonlu hikayesi, Leblebici Mecit'in leblebiyle imtihanı, Esra'nın hikayesi ve birçoğu...
Birbirinden farklı sonların olduğu fakat aynı duyguları barındıran, aynı sızılar ama farklı acılar okudum.
Her hikaye kendi içinde güzel, her bölüm ayrı ibretlik.
Her başlık altında, o bölümün önizlemesi gibi anlam yüklü cümleler bulunuyor.
"Sobe" kısmı bir başka dokundu kalbime mesela.
"İnsanın kendini bulmasının nedemek olduğunu çocukken gittiğimiz misafirliklerde öğrenmiştim." Bölüm alıntısını da buraya bırakıyorum.