Eğitimini tamamlayan papaz adayı kutsama töreninde bir kadın görür. Kadın Tanrı'ı değil kendini seçmesini fısıldar. Bunu sadece papaz adayı duyar. Ne kadar kalbinden geçen papazlık değil de kadını istede ağzından Tanrı'nın adı çıkar. Kadın bunun üzerini törenden ayrılır. Papaz kadını unutamaz. Atamasını beklerken durmadan kadını düşünür ve din ile kalbi arasında durmadan ikilemde kalır. Ataması gelir, atandığı köye doğru yola çıkar. Kader onları tekrar karşılaştıracaktır.
* Birazcık spoiler içerebilir *
1836 yılında yazılmış gotik ve vampir türünde olan eser, din ile aşkı biraz karşı karşıya getiriyor. Kötü karakter olarak kadını seçmek o dönem pek şaşırmadığım bir durum. Yazarın, kadının benine kadar tasvir ederek hayranlığı o kadar anlatıyor. Bu da aslında vampirin güçlerinden birini görüyoruz. Bununla beraber diğer kitaplardan farklı olarak burada vampirin asıl bedeninin farklı bir konumda olması ve kilisenin vampiri bilip kabul etmesi ile Bram Stoker'ın esinlenmiş olabileceğini düşündüm. Dracula 1897 yılında yazıldı :)