–Sen üniversiteye gittin mi?
–Gittim, ama bitiremedim.
–Hangi bölüm?
–Ziraat Fakültesi.
–Niye bıraktın ki, kendini kurtarmışsın işte.
–Ben de öyle sanıyordum ama öyle değilmiş. Girince anladım.
–Neden?
–İşsiz bir sürü ziraat fakültesi mezunu var ülkede. Bana sıra zaten gelmez.
Bana bak, biz her askeri öldürmeyiz. Bazı askerleri yaralı bırakırız ki gidip ibret olarak yaşayıp ortalıkta dolansınlar. Mahallesi, köyü görsün; herkes, devletin acizliğini gazilerinde görsün, diye. Güven bana.
Marilyn Monroe: Babam beni istemedi, ama ben dünyadaki bütün erkeklerin rüyaların süsledim. Bu bir başarı mı? Başarı değil ki benim istediğim, ben gerçekten sevilmekten başka bir şey istemedim. Güzel çirkin, bütün çocuklar, bütün kadınlar gibi.
Michael Jackson: Bunca insan sen olmak için yaşarken sen başkası olamıyorsun. Zaten buna izin de vermiyorlar. Kullandığım ilaçlarla, geçirdiğim operasyonlarla tanınmaz hale geldim. Derimin rengini değiştirmeye kadar gitti bu. Kimilerine göre zenci olmaktan nefret ettiğim içindi. Oysa ben Tanrının yazgısına kafa tutuyordum; kendimce tabi. Yanılmışım; Benim gibilerin kaderini Tanrı değil sistemin kendi araçları belirliyor çünkü.