Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tarihin Psikanalitik Anlamı

Ölüme Karşı Hayat

Norman O. Brown

Ölüme Karşı Hayat Sözleri ve Alıntıları

Ölüme Karşı Hayat sözleri ve alıntılarını, Ölüme Karşı Hayat kitap alıntılarını, Ölüme Karşı Hayat en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Amaçlılık, eylemlerimiz sonucu ortaya çıkacak uzak gelecekle onların niteliği ya da kendi çevremiz üzerindeki dolaysız etkilerinden daha çok ilgili olduğumuz anlamına gelir. "Amaçlı" insan her zaman, onlar içindeki çıkarlarını tarih . içinde ileriye iterek, eylemleri için sahte ve hayali bir ölümsüzlük temin etmeye çalışıyor. Kedisini sevmez ama kedisinin yavrularını sever; aslında, yavrulan da değil, yavruların yavrularını ve bu kediler aleminin sonuna kadar ilelebet sürer gider. Onun için reçel bugünün reçeli değil, yarının bir reçel örneği olmadan reçel değildir. Böylece reçeli gelecek içinde durmaksızın ileri iterek, onu ölümsüzlük içinde kaynatma eylemiyle güvenli kılmaya çalışır.
Sayfa 119 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
...olgunluk herşeydir. İnsan düzeyinde, bastırma geçmişteki bebekliğe bilinçdışı bir saplantı üretir; ölme ve yaşamanın içgüdüsel birliği dağılmıştır ve hem yaşam içgüdüsü hem de ölüm içgüdüsü zorla bastırılmıştır. Biyolojik düzeyde, ölüm içgüdüsü, ölüme giden yolu olumlayarak, aynı zamanda hayatın yolunu da olumlar: Olgunluk herşeydir. İnsan düzeyinde, bastırılmış ölüm içgüdüsü ölümü olumlayarak hayatı olumlayamaz; bastırılmış olan hayat ölümü olumlayamaz ve böyle olduğu için ölümden kaçmalıdır; ölüm yalnızca kendisini her zaman hayatı inkar eden bir güce, Goethe'nin Mefisto'sunun ruhuna dönüştürerek kendini (ve hayatı) olumlayabilir.
Sayfa 115 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsanları hayvanlardan ayıran ölüm bilinci değil ölümden kaçıştır. Kemiklerini kırmızıya boyayarak ve onları ailenin ocağı yanına gömerek ölülerini· hayatta tutan en erken dönem mağara insanlarından Hollywood cenaze kültüne, ölümden kaçış, Unamuno'ya göre, bütün dinlerin özünde yatar. Piramitler ve gökdelenler -bronzdan daha uzun ömürlü abideler- dünyanın "ekonomik" faaliyetinin ne kadarının gerçekte ölümden bir kaçış olduğunu gösterir. Eğer ölüm hayatın bir parçasıysa, yaşam (ya da cinsel) içgüdüsü kadar bir ölüm içgüdüsü de varsa, insan tıpkı bizatihi kendi cinselliğinden kaçar gibi ölümünden de kaçış halindedir. Eğer ölüm hayatın bir parçası ise, insan tıpkı kendi yaşamını bastırdığı gibi kendi ölümünü de bastırır.
Sayfa 112 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
İnsanlar kendilerini bağımsızlıktan, "karanlıkta yalnız kalmaktan, kurtarmak için, ana-babalarının ikamesi olarak kabilelere doluşurlar. " Aristo'nun belirttiği gibi, toplum hayat ve daha fazla hayat adına değil, bir kusur yüzünden, ölüm ve ölümden kaçıştan, ayrılma korkusu ve bireysellik korkusu yüzünden kurulmuştur. Böylelikle Freud "kabileden ayrılma ve atılma" korkusunu kastrasyon bunaltısından ve kastrasyon bunaltısını da anneden ayrılma korkusu ve ölüm korkusundan çıkarır. Dolayısıyla, bizatihi kendi ölümsüzlüklerinin dinine sahip olmayan toplumsal grup yoktur ve tarih-yapma her zaman grup ölümsüzlüğü arayışıdır. Yalnızca bastırılmamış, yaşayacak-ve ölecek kadar güçlü bir insanlık, Eros'un birlik arayışına ve ölümün ayrılığı barındırmasına izin verebilir.
Sayfa 117 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Unamuno, "insanı öteki hayvanlardan ayıran şey, şu ya da bu biçimde, insan kendi ölümünün muhafızı olmasıdır. Ama bu kadar umarsızca beklediği tehlike nedir? Sefil bilinç kendi yok oluşundan ürküyor ... Goril, şempanze, orangutan ve onların türü, insanı garip huyu kendi ölümünü biriktirmek olan, zayıf ve çelimsiz bir hayvan olarak görüyor olmalıdır" der.30 İnsanları hayvanlardan ayıran ölüm bilinci değil ölümden kaçıştır. Kemiklerini kırmızıya boyayarak ve onları ailenin ocağı yanına gömerek ölülerini· hayatta tutan en erken dönem mağara insanlarından Hollywood cenaze kültüne, ölümden kaçış, Unamuno'ya göre, bütün dinlerin özünde yatar. Piramitler ve gökdelenler -bronzdan daha uzun ömürlü abideler- dünyanın "ekonomik" faaliyetinin ne kadarının gerçekte ölümden bir kaçış olduğunu gösterir. Eğer ölüm hayatın bir parçasıysa, yaşam (ya da cinsel) içgüdüsü kadar bir ölüm içgüdüsü de varsa, insan tıpkı bizatihi kendi cinselliğinden kaçar gibi ölümünden de kaçış halindedir. Eğer ölüm hayatın bir parçası ise, insan tıpkı kendi yaşamını bastırdığı gibi kendi ölümünü de bastırır.
Sayfa 112 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Wittgenstein, eğer doğru anladıysam, psikanalizin konumuna çok yakın bir konum alır. Şöyle söyler: "Benim amacım, gizli bir saçmalıktan apaçık bir saçmalığa geçmeyi öğretmektir." "Sonunda beni anlayan (önermelerimi) anlamsız bulacaktır." Psikanaliz Wittgenstein'ın bıraktığı yerden başlar. Sorun dilin hastalığı değil, insan denen hastalıktır.
Sayfa 81 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Genelde sonlu şeylerin doğası, asli varlıkları olarak gelip geçicilik tohumları taşır; doğdukları saat öldükleri saattir. " Birey olarak insanın iddia edilen değerli ontolojik eşsizliği ölümsüz bir ruha sahip olmasından değil, ölümlü bir bedene sahip olmasından gelir. Ölüm olmaksızın, der Hegel, bireyler Spinoza'nın ezeli ve ebedi tözü içinde modların statüsüne indirgenir.Whitehead'ın organizması da ölüm olmaksızın, birey olamaz: En basit organik düzeyde, tikel her bir hayvan ya da bitkinin biricikliği ve bireyselliği vardır çünkü o başkasınınkini değil kendi hayatını yaşar- başka bir ifadeyle, çünkü o ölür.
Sayfa 116 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Rilke, sanatçıyı "hareketleri hücresinin duvarlarıyla engellenen bir dansçı"yla kıyaslar. "Adımlarıyla ve kollarının sınırlı sallanmasıyla ifade bulamayan dudaklarında bir tükeniş olur, aksi halde yaralı parmaklarıyla duvarlara bedeninin yaşanmamış hatlarını kazımak zorundadır". Sanat doğal içgüdülere sadık, dolayısıyla çocukluğa sadık bir yaşam yoludur: "Özgün amaçlar hatırına bir özdenetim ya da özsınırlama değil, kendini sakınımsız bırakmadır; dikkat değil, ama bilgece bir körlüktür; sessizce ve yavaşça sahip olunan şeyleri artırmak için çalışmak değil, dayanıksız tüm değerlerin sürekli bir israfıdır. Bu varlık biçimi belli bir naiflik ve içgüdüsellik taşır, ve en iyi neşe dolu bir güvenle, yani çocuklukla karakterize edilen bilinçdışı sürecine benzer." Çocuk "şeyIeri kaybetme endişesi taşımaz". Çocuğun duyduğu herşey sevgisinden geçer ve sevgisiyle aydınlanır: "Ve bir zamanlar sevgisinin aydınlattığı herşey bir imge olarak kalır, silinmez, ve imge sahip olunan şeydir; çocuklar bu yüzden böyle zengindir......... ...........Belki Rilke'nin psikanalist tarafından tamamlanmaya ihtiyacı vardır. Öte yandan da, psikanalitik formülasyonlar Rilke'nin yanına konduklarında tarumar olmuş buğday tarlasının kurumuş sapları gibi görünür. Psikanalist, Freud gibi, "biz, diğerlerinin canımızı yakan belirsizlikler ortasında el yordamıyla durmaksızın yolumuzu ararken, doğru dürüst bir çaba bile harcamadan kendi duygu girdaplarından en derin hakikatleri bulup çıkaran" şairin kapasitesini kıskanmalıdır.
Sayfa 77 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Filozofların rasyonalizmi onları olsa olsa daha büyük yanlışlıklara sürüklerken, mistiklerin irrasyonalizmi onları henüz daha olgunlaşmamış bir hakikate sıkıca sarılmaya sevkeder. Belki de, mistiğin herşeyi karanlık gösteren aynasını, rasyonalistin de herşeyi berrak gösteren aynasını kırma zamanı artık gelmiştir, ve o zaman ikisi birlikte psikolojik gerçekler alemine girebilirler.
Sayfa 43 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Sartre
"Bir insan kendini özgür hissettiği ve bu özgürlüğünü kullanmak istediği anda yaptığı şey oyun oynamaktır."
Sayfa 43
136 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.