Çok geçmeden üzüntünün yerini tedirginlik aldı. Bunu karşıtlık izledi; sanki kesin ve kaçamaksız bir yoldan kişiliğinin yıkımı hazırlanıyordu. Felsefede bu duygu pek ele alınmaz. Ama ben adım gibi biliyorum ki karşıtlık, insan yüreğinin ilkel güdülerinden biridir. İnsan'ın yapısına yön veren ana yetilerin ya da duyguların bölünmez bir parçası. Yalnızca yapılmaması gerektiği için alçakça, budalaca davranışları yüz kere yinelemeyen tek kişi gösterebilir misiniz bakalım?
Eger sevdiğimiz kişiler bizden çalınmışsa, onları uzun yaşatmanın yolu, onları asla sevmekten vazgeçmemektir. Binalar yanar, insanlar ölür; ama gerçek sevgi, ölümsüzdür.