Allah'ın hiçbir yer kendisini kuşatamayan, hiçbir yön kendisini sınırlayamayan hiçbir mesafe kullanımı kendisi için söz konusu olmayan, hiçbir afet kendiş. ne erişemeyen yüce ve kadim bir zat olduğunu kaydeder. O'nun bir arş veya kürsiye ihtiyaç duymaktan, cin veya insanla değer kazanmaktan âli; varlık deli açık, otoritesi her şeyi kuşatıcı yüce bir zat olduğunu söyler. Yine bir başka vesileyle de O'nun mahlükata benzemekten âli; mülkünde, hâkimiyetinde, di. ger varlıklara egemenlik kurma, onlar üzerine otorite icra etmede üstün; celal, izzet ve ihsanında yüce olduğunu belirtir.*
Müellif, arş kelimesi üzerinden de açıklamalar getirir. İlgili ayette geçen arş” kelimesine mülk; “arşın rabbi” ifadesine de kudret, otorite ve mülk sahibi şeklinde anlam verir. Eğer bu arş ifadesine, semanın üstü manası verilecek olursa; onu yaratılanların en büyüğü olması itibariyle bütün mahlükatın yerine zikredilmiş bir kelime olarak anlamak gerektiğini söyler. Arşın Allaha izafesi halinde ise bunu Cenâb-ı Hakk'ın onun yaratıcısı olması ve onun ilâhi mülk, kudret, ilim, azamet ve hâkimiyeti altında bulunması şeklinde değerlendirmek gerektiğini ifade eder.*