Ömer Paşa

İvo Andriç

Ömer Paşa Quotes

You can find Ömer Paşa quotes, Ömer Paşa book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Sevdiklerime ve sevmediklerime karşı "Ben"
Cimri veya eli açık, geveze veya dilsiz olabiliyordu ; kimi zaman sevimli ve cana yakın, kimi zaman kaba ve yanına yaklaşılmaz biri haline geliyordu.
Sayfa 109 - İletişimKitabı okudu
Giderek yalnızlaşıyor, kendisini kollayanlardan uzaklaşıyor ve onlarla bağlarını sürdürme ihtiyacı hissetmiyordu.
Sayfa 101 - İletişimKitabı okudu
Reklam
Açlık -dünyayı böyle görüyor ve artık başka türlü göremiyordu- her canlının ezeli, ebedi eşiydi. İnsanın yeryüzündeki yazgısıydı ve ona karşı mücadele etmek çok zordu; üzerimize saldırıyor, bizi bir kaledeymişiz gibi kuşatıyor ve zaman zaman herhangi bir hileyle onu püskürtmeyi başarsak bile bu ancak eksik ve geçici bir kurtuluş oluyordu: Yiyip içerken tüm insanların beslemeye yetecek kadar gıda olmayacağını, açlık ve susuzluğun yolumuzu gözlediğini, her gün geri geldiklerini ve daha uzun süre onların pençesine düşmeyeceğimize fazla güvenmemek gerektiğini biliyorduk. Doygunluk, her türlü tehdite açık, sıradışı ve geçici bir haldi. Çoğumuz istediği kadar yiyor, belki ölünceye kadar da böyle yaşayacak; ama aç olan diğerleri hiç aklımızdan çıkmayacaksa, yarın biz de kendi parmaklarımızı kemirecek ve yazın sıcaktan kavrulan bir yolda ezilip kalmış bir tavuk gibi ağzımız susuzluktan bir karış açık kalacaksa ne işe yarar ki bu?
Sayfa 231
(ORDU)Bu sözcük uzun süredir her yerde ve her tonda, ama çoğunlukla kısık sesle ve kaygılı bir havayla telaffuz edilir. Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan, siyasetten, toplumsal kargaşa ve çatışmalardan tamamen habersiz kişiler bile sözcüğü böyle telaffuz eder. O güne dek görüldüğü türden, Bosna'da sözde manevralar yapan küçük bir nizami bölük ve teçhizatı yetersiz birkaç redif birliğinden oluşan o bildik "ordu"nun değil, masallardaki gibi savaşmaya ve öldürmeye, yakıp yıkıp yağmalamaya gelmiş, çatışmanın sonucu ne olursa olsun bir ülkenin ve o ülkede yaşayan insanların kaderini değiştirecek gerçek bir ordunun söz konusu olduğunun farkındadır çünkü herkes.
Sayfa 33
Yaşı gelmişti artık, o kritik yaş: Kırkını geride bırakmıştı. Yaklaşan ihtiyarlıkla birlikte, harcanmış bir gençliğin geç kalmış krizleriyle hastalıklar iç içe geçiyor, varlığını ve kişiliğini tepeden tırnağa yenileme isteği ruhunu derinden sarsıyordu.
Sayfa 196
Adam hafif ve saydam gibiydi, bir Hint fakiri kadar kara kuruydu ve geniş fesin altında, gür sakalın ve saçların gerisinde, bol giysilerin ve ağır galoşların içinde incecik kemikli, bir ateşin sanki içten içe kemirdiği cılız bir beden gizlendiği hemen fark ediliyordu. Ama belki de bu nedenle hüzünlü ve çevik bir biçimde hareket ediyordu.
Sayfa 100
Reklam
Alev, ölmüş doğanın sarhoşluğudur.
Sayfa 288Kitabı okudu
Türkiye mi yoksa burası ya...? Acaba hangi ülke..?
Ne biçim ülke bu? Ciğeri beş para etmez bu haydut sürüsü. Burada en erdemli kuzu bile vaşağa veya kaplana dönüşür. Eflak'ta en azından kadınlara kötü davranmakla yetiniyorlardı, burada onları öldürüyorlar. Buranın havası zehirliyor insanları ve onları umutsuzluğa, çılgınlığa itiyor.
Sayfa 237 - İletişimKitabı okudu
İçinde bulunduğu korkunç ve giderek katlanılmaz hale gelen belirsizlikten ancak meçhul bir alana sıçrayarak kurtulabilirdi.
Sayfa 189
Hristiyanlar ve Yahudiler her zamanki gibi Türk ordusuyla her türlü ilişkiden kaçınıyorlardı.
Sayfa 37 - İletişimKitabı okudu
64 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.