On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi

Ahmet Hamdi Tanpınar

Öne Çıkan On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi Gönderileri

Öne Çıkan On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi kitaplarını, öne çıkan On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi sözleri ve alıntılarını, öne çıkan On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi yazarlarını, öne çıkan On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nesir ancak bir vasıtadır. Ve yalnız insanda ve insanla beraber yürür. Bu itibarla Türk nesrinin macerasını anlamak için tarihi çerçeve içinde Türk insanını mütalaa etmek gerekir.
Müslüman edebiyatlarının ortaçağ hikayesinden romana geçmeyişi bahsinde de hemen hemen aynı cinsten bir yığın sebeple karşılaşırız. Bunların başında yine şüphesiz insanın reel hayata inanarak sahip olmaması gelir.
Reklam
Yahya Kemal, nesir ve resim bulunsaydı kültürümüz başka şekil alırdı, der ki, çok yerinde bir mütalaadır.
XIX. asrın ilk yarısında Türk şiirinin manzarası bir bakıma geçen asırlardan pek farklı değildir. Nedim'den sonra ârazı iyiden iyiye görülen, fakat başlangıcı daha evvele çıkan bir zevk bozulması ve dağılışı, ilhamın umumiyetle küçük ve kelime, ifade oyunlarına dayanan buluşlardan öteye geçememesinden gelen bir yoksulluk, mesnevilerde Nâbî'den beri çalışılan fakat bir türlü sırrı bulunamayan bir yerli icat arzusu, daha ziyade nesre ait hususiyetlerin artması, bu yarım asrın şiirinin de esas vasıflarıdır. Hamlesini yöneltecek, dağınık tecrübelerine düzen verecek ana fikirden mahrum olduğu için bayağılıktan öteye geçemeyen bir realizm ve yerlilik zevki (Nedim'den ziyade Enderûnlu Fazıl'a bağlanması doğru olur), daha ziyade değerlerin zayıflamasından gelen bir nefsine düşkünlük teşhiri, söyleyecek hiçbir şeyi olmayan insanların vakit geçirmek için konuşmasını andıran yârenlik edası, ilk göze çarpan şeylerdir. Ne halk ifadesine ve diline karşı gittikçe artan ilgi, ne nazirecilik dolayısıyla sık sık eserlerine dönülen eski şairlerin tesirleri, ne de geçen asrın sonunda, yani Galib'in musammatlarla yapmaya çalıştığı geniş nefesli ve hamleli şiir tecrübesi ve yine onun tesiriyle hızını arttıran Mevlevi ve tasavvufi ilham bu çözülüş manzarasını değiştiremez. Sanki bütün pınarlar kurumuş ve insan çırılçıplaktır. Ve sanki insanın yerine aruz vezninin bizzat kendisi ortada dolaşıyor, halk ağzından ve hayattan topladığı ifadeler üzerine tek başına küçük, mânasız oyunlarını yapıyordu.
Sayfa 89 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
Gazete ve nesir türleri
gazete yalnız bir efkârı umûmiye ve umuma mahsus yazı dili vücuda getirmekle kalmaz, ayrıca yeni nevilerin girmesine ve yayılmasına yardım ederek yeni edebiyatın kurulmasını sağlar. Dilimizde tiyatro, tercüme ve telif ilk numunelerini gazete vasıtasıyla verir. Roman nev’inin ilk numunelerini o tanıtır. Bu karşılaşmalar hakikî ihtilâllerdir. Bunların yanı başında makale, tenkit ve deneme gibi az çok gazetenin bünyesine dahil neviler girer. Makale ile politika ve hayat meseleleri, tenkit ve deneme ile edebiyat ve fikir meseleleri günün hadisesi olmaya başlar. Böylece toplumun düşünce sahası genişler.
Sayfa 252 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
Şinasi’nin nesri
O, Türkçeye dil ve hayal unsuru itibariyle sade ve şiirle bütün alakalarını kesmiş bir cümle getirdi. Diğer taraftan, seci’i ya tamamıyla atarak, yahut da cümlenin tabiî ve mantıkî bünyesine mal ederek, birtakım nükte ve cinaslardan he­men hemen elden geldiği kadar hudutlandırmaya çalıştığı bir sözlük içinde kurtardığı bu cümlenin, yalnız sade olmasına çalışmadı, ayrıca “söylenmiş söz değil, yazılmış söz” olmasını istedi.
Sayfa 195 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
Reklam
500 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.