Yazar 1980 yılında Paris'te intihar etmiş ve intihar notunda "çok eğlendim, teşekkür ederim, hoşçakalın" yazmış. Kitabı okuyunca ne bu intihar ne de bıraktığı not tuhaf gelmedi. Sanki bu kitabın sonunda bu olmalıymış, asıl final buymuş gibi hissettim...
Orospuluk yapan kadınların çocuklarına bakan Madam Rosa ve bu çocuklardan biri olan Momo baş karakterler.
Momo'nun gözünden anlatılıyor olaylar. Momo önce on, sonra on dört yaşında (nasıl oluyor demeyin, ayrı bir dram, mutlaka okuyun) bir çocuk. Yaşadıklarını, gördüklerini, duyduklarını sınırsızca sorgulayan, hayal gücü muhteşem ve bu şekilde dünyanın üstesinden gelmeye çalışan bir çocuk...
Göçmenlik, yalnızlık, ırkçılık, kürtaj, ötenazi konuları çocuk bakış açısıyla ince ince işlenmiş...
Konusu bambaşka, anlatımı bambaşka, ağır dram olan olaylara mizahi anlatımı katması bambaşka... Kesinlikle okunması gerekenlerden.
En çok etkilendiğim alıntıyı paylaşmamıştım, Momo'nun Madam Rosa 'ya karşı hislerini bence en güzel anlatan cümlelerdi, özellikle anne - baba olanlar, içlerinde hissedeceklerdir bu cümlelerin bıraktığı hissi:
"Gece üşüdüm, kalktım gittim, Madam Rosa' nın üzerine bir battaniye attım."