Bir çocuğun ağzından hayatın acılarını samimi bir üslupla okuyoruz. Bu çocuk, Momo. Ki ona çocuk dediğimi duysa bana çok kızardı çünkü o, küçük yaşta hayatın gerçeklik denizinde yüzmüş ve bununla yaşamayı öğrenmiş olanların artık çocuk kalamayacağını savunurdu. Elinde kimliği, kim olduğuna dair hiçbir belgesi bulunmayan Momo; adını, yaşını hatta dinini dahi Madam Rosa' dan öğrenmiştir.
Madam Rosa, eski fahişelerdendir ve yaş kemale erince yaşamını para karşılığında fahişe çocuklarına bakarak idame ettirir.
Kitapta Momo ve Madam Rosa dostluğunu görüyoruz. Öyle bir dostluk düşünün ki birbirlerine aşırı ihtiyaç duyan, ayrıca da yapayalnız kalma korkusuyla yaşanan... Ya Madam Rosa, yaşlılığı ve hastalığına yenik düşerse; ya Momo, büyüyüp bir adam olduğunda beni yalnız bırakırsa...
Ben çok mutluyum bu dostluğa tanık olduğum için.Çok mutluyum anlatıcı olan Momo'nun penceresinden hayata baktığım için. Okuyun, okutun derim. Keyifli okumalar. :))