‘Kardeşini ben çok sevmiştim, her hali güven veriyordu. Bir kız olarak ben teklif ettim ona. O gün iş arkadaşlarımızla otururken ben ona ne düşünüyorsun teklifim hakkında ? Askere gideceksin, ben seni beklerim demiştim. O da gel senin kulağına bir şey söyleyeyim dedi. Ben de kulağımı yanaştırdım. Bana SEN ŞEHİT EŞİ Mİ OLMAK İSTİYORSUN ? BEN GERİ GELMEYECEĞİM, dedi. Sırf bu yüzden kabul etmedim. Bu ben şehit olana kadar aramızda kalsın dedi.’ dedi.
O kız o günden sonra bizim gelinimiz gibi oldu. Kardeşimi o kadar çok sevmiş ki hâlâ evlenmedi bile…
Bir keresinde öğretmeni buna bir yıldız takmış önlüğünün yakasına, ‘Babacığım öğretmenim benim yakama yıldız taktı.’ diye sevinerek geldiği günü hiç unutmuyorum. Sanki al bayrağımıza yıldız olacağını hissedermiş gibi… Nereden bilebilirdik ki bu çocuğun bayrağımıza bir yıldız olacağını ?
Kardeşim artık askere gitmişti. Onu çok özlüyorduk. Şehit haberleri geldikçe yüreğimiz ağzımıza geliyordu. Usta birliğinde yedinci ayında bir çatışmada şehit oldu…
Hep içime attım, tek damla gözyaşı dökmedim. Çünkü şehitlere ağlanmayacağını biliyordum…
Yurt dışından bizim köylüler gelirdi yazları, bir komşumuzun torununa aşık olmuş. ‘Oğlum burada kız mı yok da gittin Fransa’da yaşayan birini buldun kurban olduğum?’ demiştim. O da bana ‘Ben büyük severim ana. Küçük sevdalar bana göre değil. Bak dünyaya yayıldı sevdam.’ demişti.
'ONLAR' bu diyara geldiler, en güzel hatıralarını ve anılarını bırakıp gittiler. Bizim hakiki kahramanlarımız başlarında al bayrakla yatanlardır. Tüm aziz şehitlerimizin ruhları şad olsun...
Süleyman Hilmi Yıldırım
"Şehitlerimizin her biri birbirinden kıymetlidir. Onlar seçilmiş kullardır. Daha bir dakika sonrasında ne olduğunu hissedemeyen bizler; onlar ise Şehit olacaklarını bizlere bir şekilde haber verdiler."