Rabia Hatun (r.a) şöyle dua ederdi:
"İlahi! Tek arzum ve dileğim dünyada iken seni zikretmek, âhirette ise seni görmektir. İstediğim bu iki şeyi verdikten sonra bana istediğini yap."
Ey Kardeşim!
Hoşuna giden bir sözü kabul edip onu yerine getiriyorsun. Böylece de Şerîat-i garra'ya ittibâ ettiğini iddia ediyorsun. Yoksa sen, Allah'ın emriyle alay mı ediyorsun? Halbuki söz hoşuna gitmediğinde, bir akli delil ve hüccet bulup bununla amel etmezsin. Söyle! Yoksa senî, ilahi emir ve nehiyleri küçük mü görüyorsun?
Seven kişi sarhoştur ve bu sarhoşluk haliyle musibetin acısını duymaz.
Ancak ayıldığında elemi hisseder.
Kul iç alemini masivadan arındırmadıkça, Allah karşısında perdeli olma musibetini defedemez. Kur’an-ı Kerim’de şu âyet-i kerimeden daha şiddetli bir emir yoktur :
“Hayır! Onlar kalplerini kirletmiştir.” (Mutaffifîn suresi, 14)
-
"Garib kimdir ?
- O' nun sevgisinden nasibi olmayandır.
-Kul Mevlâsının dostluğuna ne zaman erişir ?
- O' ndan gayrı her şeyi kalbinden söküp attığı zaman ."
Ey nefesleri sayılı olan kişi! Bir gün gelir, bu sayılar mutlaka tamam olur.Gecesi olmayan bir gün , behemhal gelecektir.Yarınki günü bulunmayan bir gece de mutlaka gelecektir.
Onların Alemihttps://1000kitap.com/yazar/ahmed-er-rufai
Amir bin Abdülkays (r.a) anlatır: «Her neye baktımsa, baktığım şeyden önce Allah'ı ve benim bakışım dan evvel O'nun bana baktığını gördüm."
https://1000kitap.com/yazar/ahmed-er-rufai
"Cehennem korkusundan ağlıyorsan , seni cehennemden emim kıldım .Cennet için ağlıyorsan , cennetti sana nasip ettim."bunun üzerine Şuayb (a.s) şöyle yalvarmıştır ;
- Hayır , ya Rabbi ! Seni görme arzusundan ağlıyorum. Bu sefer ikinci bir vahiy gelmiştir. Ağla ey Şuayb ! Beni isteyene , duyduğu iştiyaktan ötürü ağlamak Hak tır.Bu derdin devası bana kavuşmaktır."
https://1000kitap.com/yazar/ahmed-er-rufai
"
İMANIN TADI
1. Abbas b. Abdülmuttalib (r.a), Rasûlullah (s.a.v) Efendimizin șöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
- "Rab olarak Allah'ı din olarak İslam'ı, peygamber olarak da Hz.Muhammed (s.a.v)'i kabul edip razı olan, imânın tadını tadabilir. "
Hadis-i şerifte bahsedilen zevk, râzı olmanın neticesinde elde edilen
marifettir. Marifet, Allah zü'l-celal Hazretlerinin sevdiği kullarının kalbine
yerleştirdiği bir nurdur. (O'nun nazarında), bu nurdan daha yüce ve değerli bir şey yoktur. Marifetin esas mânâsı ise;
"...ölü iken dirilttiğimiz... "ayeti sırrınca, kalbin el-Muhyî, yani, dilediğine hayât veren Yüce Allah ile hayât bulmasıdır.
Allah Teålâ, Kur'an-ı Kerîm'de;
"Hayatı (aklı, duygusu) olanı (gafletten) uyandırması için..."
"...ona hoş bir hayat yaşatacağiz..."
"...sizi, kendinize hayat verecek şeylere davet ettiği zaman Allah ve Rasůlü'nün davetine icabet edin.. "buyurmuştur.
Kim nefsini öldürürse, dünyası ondan uzaklaşır. Kim de kalbini oldürürse, Mevla sı ondan uzaklaşır. "
Onların Alemi
Üzerine notum:
İmanın tadı kalpteki marifet nuru oluyor ve insan bununla şereflendiğinde ona güzel bir hayat verilmiş oluyor.İnsanlığın yaşam amacı gereği o da bu hayata kavuşup tadını alıyor.Bu hayat gerçek yaşamak oluyor.Hayatın asıl anlamını, yaratılış gayesini bilip de yaşamak.Gafillerin yaşamasından çok farklı bir yaşamaya kavuşuyor.