The Masks of God #2

Oriental Mythology

Joseph Campbell

Oldest Oriental Mythology Quotes

You can find Oldest Oriental Mythology quotes, oldest Oriental Mythology book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Halk mitolojileri, köyün normal akışının dışındaki ıssız her yere ait aldatıcı ve tehlikeli varlıklarla kaynar.
Sayfa 95 - Kahramanın Sonsuz Yolculuğu adlı kitaptan alıntıdır.Kitabı okudu
Sonu gelmeyecek ölümde yaşam yabancılaşmasının özel gücü ve melankolisi Hint zihninin kendisidir. İnanılmaz biçimde sonsuzluğu her yerde bulmuş ve doldurmuştur. Bunu akılcı gözlemle değil, kendi ürünü olan akılcı hale getirilmiş kâbusla yapmıştır. Zamanın olmadığı zaman hiçbir zaman olmamıştır; zamanın olmadığı bir zaman hiçbir zaman olmayacaktır. Bu acılı dünya, bu durumuyla sonsuza kadar sürecektir. Ayrıca, gözün gördüğü acılar, hiçbir biçimde, bütünün boyutlarına ilişkin fikir veremez. İnsanların ve çevresindeki hayvanların, bitki dünyasının ve dayandığı yerin, kayaların ve suların, ateş, rüzgâr ve uçan bulutların, gezegenleriyle uzayın kendisinin sefaleti, toplam varlığıyla evrenin kendisi olan hep yaşayan, hep aldanan gövdenin ve kümenin sefaletinin ancak bir bölümüdür.
Sayfa 245 - Islık Yayınları II. basım 2016
Reklam
Korkmaz mıydı yetişkin Bir gövdede, eli kolu bağlı kalmaktan? Lucretius
Spengler’in görüşüne göre: “Çocuk, yaşamını yitirmiş gövdeyi aniden olduğu gibi görür, bütünüyle madde, bütünüyle mekân haline gelmiştir; aynı anda kendini koca yabancı dünyada tek başına bir varlık olarak hisseder. ‘Beş yaşındaki çocukla aramda yalnızca bir adım vardır. Fakat yeni doğan bebekle beş yaşındaki çocuk arasında korku verici bir mesafe bulunur.’
Sayfa 66 - Islık Yayınları II. basım 2016 Tanrı Kentleri (Hiyaretik Devlet)
Sutralar: “Görüntü görmediğiniz zaman Buda’yı görürsünüz.”
Dr. Zimmer'in anlatımından: “Hint heykelleri dolu bir odaya girdiğinizde, formlar çok canlı ve hareketli olsa bile odanın sessizliği sizi hemen etkiler. Buralar huzur havasıyla doludur, insan adımlarını yavaşlatır, hem içi hem dışı sessizliğe bürünür. Bu sanat eserleri insanda heyecanlı, takdir edici bir konuşma hevesi yaratmaz, güzel görünmek ve bulunmak istekleri yoktur. Kendi dünyalarında yaşarlar; ve Buddha bile açık elini kaldırmış veya aşağı çevirmişken, orada durmaktan çok sanki kendini bizim önümüzde bulmuş gibidir, kendi havasında, kendini bize açık etmeden, bu hareketiyle kendi varlığını gerçekleştirir. Onun sakin varlığı yanında, bizler yokuzdur.”
Sayfa 327
''efendim kadınlara karşı nasıl davranmalıyız?'' ''Onları görmeyin''
Doğal olarak gurur yok olur, tefekkür gücü hızla gelişir. Bazılarına göre, kadınlar bu noktanın ötesine geçemezler; dolayısıyla “gök elbisesi’’ denilen çıplaklık aşamasına sokulmazlar. Nirvana’ya kılavuzluk eden bir Cayna kitabında “Delicesine sevda, nefret, korku, küçümseme ve yalanın (maya) çeşitli biçimleri kadınların zihninden silinemez” diye yazılmıştır; “dolayısıyla kadınlar için nirvana yoktur. Gövdeleri de uygun bir örtü değildir, dolayısıyla bir şey giymek zorundadırlar. Rahimlerinde, göğüslerinin arasında, göbeklerinde ve bellerinde daima belirsiz bir yaşam kırıntısı kalır. Kendilerini nasıl denetleyebilsinler? Bir kadının inancı saf olabilir, hatta sutra çalışabilip yoğun ibadetleri yerine getirebilir; böyle bir durumda bile, karma maddesinden kesin kurtuluşu sağlayamaz.'' Bir başka kılavuzda “kadınlar için yalancılık, bilgelere göre kalkmanın, oturmanın, dolaşmanın ve kuralları öğretmenin doğal olduğu kadar doğaldır” denmektedir. Yok edilmesi gereken bir sonraki duygu aşaması, Caynacılar tarafından yalancılık adı verilen, kadınların hiçbir zaman terk edemeyecekleri kabullenilen yaşam oyununa katılmaktır. Bu kaybolduğunda, kişi gerçek anlamda cinsiyetsiz olur ve mutlak kopuş ancak insanın zahit olmadan öncesine ait hoş veya sıkıcı anılarını anımsamasıyla engellenir. Güçlü biçimde sürdürülen tefekkürle, yalnız biçim ve seslerin güzellik veya hoşluğuna ait duygular yok edilmekle kalmaz, çirkinlik ve pis kokular, hatta acıya ait duygular da erir. Ve bu temizlik mucizesi elde edildiğinde, bilgenin hiçbir kişisel özelliği kalmamıştır, insanlığının son parıltısı da sönmüştür.
Sayfa 249 - Islık Yayınları II. basım 2016 (Eski Hindistan ) -ALEV YOLU
Caynist: -''Tıpkı hafif bir estintiyle uçup gidecek yanmış bir ip gibi.''
Tepedekiler ise, muzafferler, bayraklılar, fatihler, görünmezler, tam kavrananlar, yarım metreden kısadırlar. En aşağı cehennemde olanların en uzunlar olduğu görülüyor. Bu tanrılardan biri bunların masasında çok hoş dururdu! Yani dünyanın üstünde de, altı gibi yalnızca cevherlerin biçimlenişi var, Tanrı yok; ne alışılmış Batı anlamında ne de eski Vedacı anlamında tanrı yok. En yukarıda bile, başın parlak cennetlerinde bayrak taşıyan muzafferler ruhlardan, cevherlerden ibaret; yaşamlarını iyi geçirdikleri için iyi biçimlenmişler, fakat gene de geçici yapıları var. İyiliklerinin karşılığını aldıklarında biçim değiştirmek kaderleri. Ayrıca, yapılan işleri ödüllendirmek veya cezalandırmak için yargıç da yok. Eylemlerin sonuçları otomatik. Şiddetli davranışlar doğal olarak, kendiliğinden ruha ağırlık ve karanlık getiriyor; iyiler ağırlığını azaltıyor, rengini açıyor. Cevherler kendiliğinden düşüp yükseliyor. Ve dünyanın hiçbir zaman yaratıcısı olmamış: Ezelden beri biçimi bu. Caynacılık, yani tanrısız bir din.
Sayfa 243 - Islık Yayınları II. basım 2016 (Eski Hindistan ) -DUMAN YOLU
Reklam
Buda'ya yakarıp içimdeki nefreti söküp atmaya uğraşıyorum. Ran1985
“Ey rahipler, eğitilmiş ve soylu öğrenci göz için nefret duyar, biçimler için nefret duyar, gözle edinilen bilinç için nefret duyar, gözle edinilen izlenimler için nefret duyar; her türlü duygu, hoş, kötü veya kayıtsızlık getiren, gözle elde edinilen izlenimlere bağlı olarak ortaya çıkar, bu nedenle nefret duygusu doğurur. Kulağa karşı nefret duyar, seslere karşı nefret duyar... buruna karşı nefret duyar, kokulara karşı nefret duyar... dile karşı nefret duyar, tatlara karşı nefret duyar... gövdeye karşı nefret duyar, elle tutulabilen şeylere karşı nefret duyar... zihne karşı nefret duyar, düşüncelere karşı nefret duyar, aklın getirdiği bilince karşı nefret duyar, zihnin edindiği izlenimlere karşı nefret duyar; her türlü duygu, hoş, kötü veya kayıtsızlık getiren, zihinle elde edinilen izlenimlere bağlı olarak ortaya çıkar, bu nedenle nefret duygusu doğurur. Ve bu nefreti duymakla, duygulardan uzaklaşır ve duyguların yok olmasıyla özgür olur ve özgür olunca, özgür olduğunun farkına varır ve yeniden doğumun tükendiğini, kutsal yaşamı yaşamış olduğunu, yapması gerekeni yapağını ve artık bu dünyada işi kalmadığını bilir.'' MahaVagga 1.21.2-4
Sayfa 223 - Islık Yayınları II. basım 2016 (Eski Hindistan ) BÜYÜK TERSİNE DÖNÜŞÜM
Bütün insanlar bilmek isterler, fakat bilgi kaynaklarını yeterince soruşturmazlar.
Enki su ritüellerindeki arınma tanrısıydı; bu ritüeller "vaftizm" veya "yıkanma evi" olarak biliniyordu.Elbette son dönem Babil rahibi Berossos'un yaptıklarıyla bunlar arasında tesadüften daha fazla bir ilişki var. Berossos MÖ y. 280'de Yunanca yazıyordu ve ona verilen ad Oannes'di.Yunanca İoannes, Latince Johannes, İbranice Yohanan, İngilizce John: Vaftizci Yahya ve su aracılığıyla yeniden doğuş fikri (Yahya 3:5).
87 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.