Derler ki; Orman dünyada yaşam, ormanın müziği ile başlamıştır. Orman dünyada Çimlenen bir tohum nerede geldiğini bilinmeyen bir fısıltıdan bile cılız bu müziğin sesine uyanmıştım, orman büyüyüp geliştikçe ormanın müziğine gücünü katmıştır...
Insanlar ağaçları kesip evler köşkler inşa etmeye girişti. Yetmedi kendilerine tarlalar açtılar. Ormandan aldıkları tohumları sahiplenmeye ve kendi tarlalarına ekip yetiştirmeye başladılar Böylece ilk köyler kasabalar Ardında şehirler ortaya çıktı...
Nasıl ki en karanlık gecenin bile bir sabahı varsa insanların dünyasında da iyi insanlar görünmeye başladı zamanla. Ormanlarda gezinen kuşların sesini dinleyen doğanın bir parçasını hala içine hisseden insanlar... bilgeler, Ozanlar, bilim insanları, filozoflar, hekimler, öğretmenler, Gezginler, masalcılar... Böylece bir aydınlanma çağı başladı.
İlkin, yazı bulundu. Ardından kağıt icat edildi. Böylelikle çağlarını bilgisi kağıtlara, kitaplara işlendi. Bu şekilde bilgi ve marifet önceki insanlardan sonrakilere geçti...
Vaktiyle ormanın müziğinin karşıladığı ferah rüzgarları artık fabrika bacalarında çıkan kapkara Dumanlar karşılar oldu. Rüzgara suya toprağa karışan zehir adanın dört bir yanına ulaştı gittiği her yere hastalık ve yıkım taşıdı.
Bu eser, ormana ağaca çevremizde her canlı için bir farkındalık bakış açısı katacak.
Nefesgahımız Ormanlar biterken insanlığı saran sayısız hastalıklar artı. Sularımız bitti çorak bir insanlık ve çorak bir dünya kaldı.
Bu hikayede size farkındalık katacak meraklı çocuk Çınar ile yol alacaksınız.