'Mevsimler boyu aynı yere bakar dururum' diyorsunuz. Sayın Hadrian, çoğumuz öyle değil miyiz? Çoğumuz tüm bir yaşam boyunca hep aynı şeylere bakmaz mıyız?
Bugünün insanı, önce bedenin kurtulması gerektiğini sanıyor. Bu uğurda ruhun bir süre için ölmesine bile razı oluyor. Ama ruh, bir süre için ölebilir mi?
Bunca uzaklığın eşliğinde;böylesine çırpınan, nasıl bir geçmiş duruyordu karşımda? Nasıl bir gelecek?
Ya da nasıl bir uzaklığın kıskacında çırpınıyorduk ki, böylesine yakın bir çatışmanın kapanına sığınmıştık?
İşte, her şeyin kanıtı...
Ona bakmalıydım.
Bir tuzağa bakar gibi ona bakmalıydım.
Kollarınıza gelince Sayın İmparator, şu durumda benim de kollarım kırık. Zaten siz bunu gece zamanı çok güzel fark etmişsiniz. Çırpınışlanmı, bazı çaresiz olduğum anları görüvermişsiniz hemen!
Sayın Eurydice,
Dün çok yakınımdaydınız. Umarım sabah sabah rüzgara dikte ettirerek yazdığım ve bir posta güvercini ile yolladığım bu mektup şaşırtmaz sizi.
Evet, ben o tepedeki arkeolojik alanda, yan beline değin toprağa gömülü, kolları kırılmış bir heykelim.
Ben de yardım etmek istiyorum size. Çünkü mevsimler boyu hep aynı yere bakar dururum. Evet, o eve, Orphee'nin evine bakar dururum.
İnanın dün gece taşın, toprağın, iklimlerin ve asırların verdiği yalnızlığın içinde sizin coşkunuz canlandırdı beni.
Sakın bir şeyden ürkmeyin. Bu kıyı kentinde bir dostunuz daha var.
Saygılarımla
Roma İmparatoru Hadrian