Bir sosyolog ve tarihçi Fransız yazar Georges Vigarello 'nun şişmanlık üzerine yazdığı, yoğun mesai harcanmış çalışmasıyla tanıştım. Şişmanlığı Ortaçağ' da bir zenginlik ve güzellik alametiyken gününüzde bir ayıplama, toplumsal olarak yargılanma, psikolojik olarak bir mutsuzluk unsuru haline getiren süreci, bahsedilen dönemlerdeki edebiyat eserlerinden alıntılar yaparak, ya da resim, gravür gibi sanat eserlerinden örnekler sunarak açıklamaya çalışıyor. 19. Yüzyılın başında 'ideal beden' kavramının ortaya çıkmasına kadar geçen süreç ve bu süreçten günümüze, şişmanlığın kınanması, ideal beden ölçülerine zorla ve baskıyla sıkıştırılmaya çalışılması, kişinin hem ruhsal hem de bedensel olarak 'hasta' diye nitelendirilmesine kadar nasıl, niye, ne şartlar altında gelindiğini anlamlandırmaya ve açıklamaya çalışır yazar. Şişmanlık ya da zayıflık günümüzde adeta bir kimlik gibi algılanıyor, her girdiğiniz ortamda önce üzerine konuşulan şey zayıfladığınız ya da kilo aldığınızdır. Tüm kimliğiniz tartıdaki sayıdan ibarettir. Bunun dışında çalıştığınız işin, zekanızın, karakterinizin ya da mükemmel insan ilişkilerinizin hiç bir önemi kalmamıştır. Fakat kitaptaki eleştiri bu değil tabi, şişmanlık daha bilimsel bakış açısıyla irdelenmiş. Yıllardır fazla kilolarından muzdarip biri olarak kitabı okumak ve içerisinde bulunduğum durumun tarihi serüvenine tanıklık etmek benim açımdan güzel bir deneyim oldu.