Dini, Siyasi, Kültürel ve Ekonomik Perspektiften

Ortadoğu Tarihi

Youssef M. Choueiri

Ortadoğu Tarihi Quotes

You can find Ortadoğu Tarihi quotes, Ortadoğu Tarihi book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Radikal İslamcılar Nasıl Ortaya Çıktı?
"Kemalizm, Baasçılık, Nasırcılık gibi modern siyasi akımlar ya ulemanın işlevini ciddi ölçüde kısmak (Türkiye) ya da devletin himayesi altında bürokratlaştırmak (Mısır ve Suriye) zorundaydı. Ancak böyle yapmakla, Hulefâ-yı Râşidîn devrinin kayıp hilafetini geri getirmeyi, yani siyasi ve dini otoriteyi birleştirmeyi amaçlayan radikal İslamcıların yolunu açtılar."
İslam fetihlerinde yağma arzusu etkili olmuş mudur?
Bu görüş, ganimet elde etme konusunda, gözlemlenebilir tarihi olgular yerine varsayımlara dayanmaktadır; zira yağmanın boyutu konusundaki güvenilir bulgular fazla değildir. Daha da önemlisi, bu yorum, fetihlerin neden ani bir dalga halinde gerçekleştiğini hiçbir açıklama getirememiştir; zira göçebeler ve olduğu varsayılan yağma arzuları, yüzyıllardan beri mevcuttu. Bu teori aynı şekilde, bu örtülü yağma yağma arzusunun, tarihin can alıcı bir noktasında nasıl örgütlü bir askerî, siyasî ve dinî hareket halini aldığını açıklayamamıştır. Bu bakımdan yağma iddiası, büyümenin neden o zaman gerçekleşti ve nasıl olduğu gibi temel sorulara cevap bulmak zorundadır.
Reklam
Abbasîler'in yeni unvanları
Yeni halifenin es-Seffah adıyla ilan edilmesi, o tarihten itibaren halifelerin unvanındaki değişimin göstergesiydi. Hulefa-i Raşidin ve Emeviler, Hz. Ömer, Abdülmelik, vb. topluluğu hep kendi adlarıyla yönetmişti. Abbasilerse ortaçağın papaları gibi saltanat unvanları kullandı. Kullandıkları unvanlar, Allah'ın halifeye zafer verdiğini (el-Mansur) veya imanın savunucu olduğunu çağrıştırıyordu. 9. yüzyıldan itibaren unvanların başına "mu" hecesinin eklenmesi, hepsine kafa karıştırıcı bir benzerlik yüklemişti. Bu saltanat unvanları, Kahire'deki son Abbasi halifesinin 1517'de tahttan indirilmesine kadar kullanıldı.
Siyonistlerin Filistin'e göçünü kolaylaştıran etkenler
Osmanlı ekonomisinin kötüleşmesi, köylülerin topraksızlaşmasını ve kronik biçimde borçlu hale gelmesini körükleyen arazi kanunlarının çıkarılması, Tanzimattan kaynaklanan sosyal yapıdaki değişimler, Avrupalıların kapitalist üretim biçimini dayatması gibi etkenler bölgenin yeni yerleşimlere direnme gücünü zayıflatmaya hizmet etmişti.
"Ortadoğu'da milliyetçilik, sömürgeciliğin pençesinden kurtulmaya çalışan şarkın hızlı politik uyanışından kaynaklanan büyük bir hareketin parçası olarak algılanmıştı."
Din ile Milliyetçilik Arasındaki Farklar - 1
Siyasileşen din temel ilkelerini kutsal bir metine dayandırır ki bunun kökü de mutlak yargıç olarak Tanrı ile doğrudan temasta yatar. Öte yandan milliyetçilik, hukuk ve meşruiyet kaynağı olarak toplumu kucaklar. Din, Tanrı'nın yasalarının zamandan bağımsız ve değişmez biçimde boyun eğilip uyulan bir dizi kural olduğunu varsayarken; milliyetçilik çeşitli toplumsal sorunlara yaklaşıp çözmede insan aklına güvenir. Biri kutsal geleneklere sıkı sıkıya bağlıyken diğeri yargıya varma ve stratejik kararlar konusunda tamamen lâiktir. Her ne kadar ahlaki değerler örtüşür ve aynı dil konuşulurmuş gibi görünse de milliyetçiliğin göreceli değerleri, önceden belirlenmiş gidişatla uyum içinde olduğu düşünülen mutlak kriterler tarafından sürekli sorgulanıp örselenir.
Reklam
"Osmanlı fetihleri önce Avrupa'da yayılıp ardından Arap topraklarına taşındı. İlk toprak kayıpları da önce Balkanlarda ardından Arap topraklarında yaşandı. Yaklaşık 600 yıl süren büyüme ve toprak kaybından sonra 1918'de Osmanlılar 1350'lerde etrafı fethetmeye başladıkları Anadolu'ya geri döndüler."
İran ne zaman Şiî oldu?
"Safevîler, hakim olduğu bölgelerde şehirli ve köylü çoğunluğun mensup olduğu Sünnîliği yıkmak için halka Şiîliği dayattı. O zamana kadar birbirinden ayrı duran sosyal ve siyasal unsurların Şiîlik vasıtasıyla birbirine bağlanması girişimi oldukça başarılı sonuç verdi. Yeni Şiî öz kimliği, Safevî yönetiminin bitmesinden sonra bile varlığını sürdürerek 20. yüzyılda İran milliyetçiliği ve yurtseverliğinin temelini oluşturdu."
"Milliyetçiliğin Osmanlı imparatorluğu'ndaki Arap eyaletlerine ulaşması epey zaman almıştı. Bunun birbiriyle bağlantılı iki ana nedeni vardı: Birincisi, bu bölgedeki nüfusun kimliği etnik olmaktan ziyade dini koşullar içinde algılanıyordu; ikincisi halkın büyük bir kısmı tıpkı Osmanlı Türkleri gibi Sünni Müslümandı."
"İslam'ın Yükselişi" makalesinin sonuç bölümünden
İslam'ın Yükseliş dönemini, geleneğin yaptığı gibi peygamberin hayatı ve yeni dinin Arabistan'dan henüz çıkmadığı kısa zamanla kısıtlamak yerine, iki yüzyılı aşan bir süreç olarak görmek, İslam'ın zenginliği ve karmaşıklığının hakkını vermek bakımından daha doğru olur. Aslında Arabistan dönemine ait bulgular, daha sonraki dönemlerden kalma metinler yoluyla öğrendiğimiz geleneksel bilgilerle kısıtlı olduğundan, ilk dönemi analiz etmeyi son derece zorlaştırmaktadır. Sürecin başlangıcı ve sonu hakkında kesin tarihler vermek imkansız olmakla birlikte Hicri 3. yüzyıl (MS 9. Yüzyıl) açık biçimde hayati öneme sahiptir.
46 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.