“Diyet” kelimesi, rejim ya da yönetme anlamına geldiği için sosyolojik bakımdan ilginçtir. Diyet yapma fikriyle, biz zaten bir bedenin yönetiminden yada tenimizin kontrol altına alınmasından söz ediyoruz. Geleneksel toplumdan modern topluma başlıca geçiş yollarından birisi büyük bir kültürel tersine çevirmeyi içerebilir. Geleneksel Hristiyanlık'ta kişi cesedini kontrol almak için, yani cesedi kontrol ederek ruh üretmek için bedenine diyet yaptırır. Buradaki fikir, bedenin yönetiminin ruhu doğurması ve yalnızca bedenin bu şekilde kontrol edilmesiyle, ruhun bir tür saf varlık olarak doğabileceğidir. Modern toplumlarda bunun tersi yapılır; bedeni zevk üretmek için kontrol ederiz ve bedenin yüzeyini bir cinsel sembolizmin sistemi olarak geliştirmek için diyet yaparız. Tüketici kültürü modern toplumlarda, beden projesini toplum için bir genel aktivite haline getirdi. Bedensel güzellik fikri bu geleneksel diyet uygulamasını tersine çevirdi ve bedenin kontrolü, cinselliğin fetişleştirilmesini (fetishization) sonuç verdi. Bedeni, cinsellik üretmek için kontrol ederiz, inkar etmek için değil. Bu nedenle Protestan etiği tersine çevrilmiştir ve beden, tepkisel özbenle birlikte bir projeye dönüşmekte ve bir proje olarak özbenle ayrılmaz hale gelmektedir. Bedenin dış yüzeyinin, içsel ahlâkî durumun işaretlerini taşıdığına inanılan bir kültürde, yaşlanma inkar edilmek zorunda olunan bir süreçtir. Diyet, özbenin, gençlik illüzyonunu kurmayı amaçlayan bir rejimidir.