Birinci Meşrutiyet Ve İstibdat Devirleri (1876 - 1907)

Osmanlı Tarihi 8. Cilt

Enver Ziya Karal

Osmanlı Tarihi 8. Cilt Sözleri ve Alıntıları

Osmanlı Tarihi 8. Cilt sözleri ve alıntılarını, Osmanlı Tarihi 8. Cilt kitap alıntılarını, Osmanlı Tarihi 8. Cilt en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sait Paşa
Dünya tarihinde II. Abdülhamid gibi padişahlara ve Sait Paşa gibi sadrazamlara büyük denmemiştir. İstibdatçı fikirlerin ve istibdat rejimlerinin büyüklüğü yoktur.
Sayfa 293 - TTKKitabı okudu
Osman Paşa'nın Plevne Müdafaası
Pilevne batı Bulgaristan ve Balkan geçitlerine giden yolların kavuşak noktası idi. Osman Paşa burasını türlü tahkimat şekilleri ile müstahkem mevki haline getirmişti. Komutası altında 40 tabur kadar asker vardı. Ruslar ilk defa olarak 20 Temmuzda Pilevne'yi almak amaciyle taarruz ettiler ve Osman Paşa'dan da silleyi yediler, ezildiler. General Krüdner taarruzu yenilemiye karar verdi. 30 Temmuzda 30 yaya taburu, 30 süvari bölüğü ve 186 top ile yeniden taarruz etti. Fakat yeniden mağlûp edildi ve kuvvetleri perişan bir şekilde ricat ettder. Osman Paşa, karşı taarruza geçerek düşmanı takip etmek istedi. Fakat bunun için gerekli süvari kuvvetinden mahrumdu. Bundan başka harbi, İstanbul'da siyasî paşalar idare ediyordu. Pilevne'den çıkmamasını emrettiler. Halbuki bu sırada Gurko da eski Zağra'da mağlûp edilmiş bulunuyordu. Rus ordusunda yılgınlık ve ümitsizlik başlamıştı. Eğer Süleyman Paşa Balkan geçitlerine karşı savaşı indirip de Osman Paşa da Rusları taarruz hareketi ile takip etseydi belki de Rusları Tuna'dan öte tarafa atmak mümkün olurdu. Fakat böyle olmadı. Osmanlı komutanları birbirleriyle irtibat kurmadan harbediyorlardı. Zaten fennî mânada bir başkomutan da yoktu. Harp Yıldız Sarayından idare ediliyordu. Halbuki tarih, saraydan idare edilmek suretiyle bir harbin kazanıldığını ne kaydetmiştir ne de kaydetmesine imkân ve ihtimal vardı. Bu yüzden, Abdülhamit II., vükelâsı ve paşaları, farkında olmadan ordusunun başında ve içinde bulunan Rus Çarına hizmet etmiş oluyorlardı.
Sayfa 51 - TTKKitabı okudu
Reklam
Abdülhamit II. nin Fikir Cephesi
Abdülhamit II., Halife olmasına, yani kendini bütün islamların imamı kabul etmesine rağmen, yine de bir tarikate intisap etmiştir. Müridi bulunduğu tarikat Hazreti Ahmet el-Kadiri'nin kurmuş olduğu Kadirî tarikatıdır.
Sayfa 249 - TTKKitabı okudu
Osmanlı - İngiliz Görüşmeleri
1— Mukavelenin imzalanmasını mütaakip üç yıl sonunda İngiltere, Mısır'daki askerini çekecektir. 2— Mısır'ın iç ve dış güvenliğini bozacak bir durum meydana geldiği takdirde Babıâli, güvenliği sağlamak için asker sevkedecektir. İngiltere de aynı maksatla ve Babıâli'ye yardım düşüncesiyle asker sevkedecektir. Asker gönderilmesini gerektiren şartların ortadan kalkması halinde iki taraf askerlerini geri çekeceklerdir. 3— Mısır'da güvenliğin bozulması halinde, Osmanlı devleti asker göndermediği takdirde İngiltere devleti bu mukavele gereğince asker sevkine mezundur. Güvenliğin kurulmasından sonra İngiltere askerini geri çekecektir. Abdülhamit ll.'nin, Mısır'da Türk askeri bulundurmaktan korkusu, bu mukavelenin meydana gelmesine sebep olmuştur. Mukavelenin 3 üncü maddesi de gösteriyor ki, boşaltma vaki olduktan sonra Mısır'ın asayişi ihlâl edildiği halde Padişah, asker göndermek niyetinde değildir ve böyle bir durumda İngiltere'ye, tek başına, Mısır'da asayişi koruması hususunda bir hak tanımaktadır. Sözün kısası mukavele, Osmanlı devletinin, Mısır üzerindeki haklarını, İngiltere ile pay etmiş olduğunu göstermektedir.
Sayfa 100 - TTKKitabı okudu
Berlin Kongresi ile Paris Kongresinin Mukayesesi
Avrupa büyük devletlerinin Berlin Kongresinde, Osmanlı imparatorluğu hakkındaki niyet ve tutumlarını M. De Blovvitz (Unc Course â constantinople) adlı kitabında şu suretle tasvir etmektedir: "Berlin kongresinde, Avrupa diplomasisinin en büyük doktorlarından yirmisi yeşil örtülü masanın etrafında oturmuşlar ve 30 gün "hasta adam" dedikleri Türkiye'nin durumu üzerinde görüşmüşlerdir. Görüşmeleri sonunda yirmi doktor, başlarında büyük Hipokrat olduğu halde, ilkin hastanın sağ ayağını, sonra sol ayağını ve daha sonra sağ elini kesmeye karar verdiler ve bu dört ameliyat başarı ile sonuçlanınca hastaya : "Artık rahatsızlığınız geçmiştir, hele biraz yürüyünüz de görelim" dediler. Çolak ve kötürüm hale getirilen hasta kımıldamamakta ısrar edince Alim doktor : Şu halde geri kalan uzuvları Avrupa'nın anatomi müzelerine dağıtıp fizyolojik denemeler yapmaktan başka çare yok" diye bağırdı. İşte Avrupa, Türkiye'yi hastalığından kurtarmak için bu suretle hareket etti. Berlin Kongresinden sonra Osmanlı topraklarının, Büyük devletler tarafından paylaşılması, Blowitz'in yukarıdaki tasvirini tarih gerçeği haline getirmiştir.
Sayfa 80 - TTKKitabı okudu
Konferansın Başarısızlığından Doğan Buhran
Prens Korçakof ise Avrupa devletleriyle bir anlaşmıya varılmadan harbe gidilmesini muvafık bulmuyordu. Çara gelince, o harp istiyordu. Fakat Sırpları ve Bulgarları kurtarmak bir bahaneden ibaretti. Onun en büyük endişesi, Osmanlı devletinin parlâmentocu bir idare kurmaya kalkışması idi. Gerçi, Kanunu Esasinin ilânı Rusya'da istihza de karşılanmıştı. Fakat Rus hürriyetseverleri onu vesile tutarak halk arasında Çarın istibdadına karşı propagandaya başlamışlardı. Osmanlı Imparatorluğu'nda parlamento rejiminin kökleşmesi, Rus idare sistemi için devamlı bir tehdit ifade edecekti. Bundan başka, parlâmento idaresinin, muvaffak olması halinde, Rusya'nın Balkanlarda Hıristiyan tebaa lehinde avukatlık yapması da önlenmiş olacaktı. Bununla beraber Çar, adamları arasında fikir birliği sağlamak ve alâkalı Avrupa büyük devletlerinin muvafakatini veya tarafsızlığını elde etmek için harp ilânını geciktirmeyi münasip gördü.
Sayfa 36 - TTKKitabı okudu
Reklam