Osmanlıca Türkçe Uydurmaca

Peyami Safa

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
"Bakan" kelimesinin yetersizliği
Osmanlı İmparatorluğunda Vekillere «Nâzır> derlerdi. Şimdi bu kelime yabancı memleket Vekilleri için kullanılıyor. Arapça «Nâzır» hem bir işe nezaret eden ve onu idare eden, hem de bir yere bakan mânasındadır. Uydurmacılar, Nâzır kelimesinin birinci mânasını bırakıp maddi mânasını almışlar, «Bakan> diyip çıkmışlardı. Türkçede <«bir işe bakmak» tâbiri vardır. Tek başına bakmak bu mânaya gelmez.
Sayfa 9 - Ötüken YayıneviKitabı okudu
Halka doğru inmek orada kalmak için değil, onu yukarıya çıkarmak içindir.
Sayfa 25 - Ötüken YayıneviKitabı okudu
Reklam
Tahsilini Avrupa'da yapmış bir Türk münevveri bana diyordu ki: -Fikreti anlamıyorum. Kabahat bende mi? Kullandığı kelimelerin yarıdan fazlası Arapça ve Acemce! Ona dedim ki: -Siz Yunus Emre'yi de anlamazsınız. Çünkü onun kullandığı kelimelerin yarıdan fazlası da mânalarını bilmediğiniz öz Türkçe sözlerdir. -Kabahat kimde? Sizde ki, ne öz Türkçeyi, ne de Osmanlıcayı öğrenmişsiniz. Dilinize ne kabahat buluyorsunuz. Sustu, fakat içinden beni tasdik edecek mi? Hiç sanmam!
Sayfa 12 - Ötüken YayıneviKitabı okudu
Ektiğimizi biçiyoruz. Bu bir terbiye hasadıdır.
Sayfa 15 - Ötüken YayıneviKitabı okudu
Her memlekette bir lehçe hâkimdir. Fransa'da «İle de France», İtalya'da «Floransa», Türkiye'de «İstanbul» lehçeleri gibi. Bunlar öteki lehçeler ve bölge dilleriyle asırlar süren mücadeleden sonra hâkimiyetlerini kazanmışlardır. Kazanmasalardı, her bölge kendi dil ve şivesiyle konuşacak, bütün lehçeleri tek kaideye bağlayan bir gramer disiplini kurmak imkânsız olacaktı. Bugün de Türkçenin hâkim lehçesi İstanbul münevverinin dilidir. Yoksa «Konya» kelimesini «Gonya» diye yazıp okumamız gerekirdi.
Sayfa 181 - Ötüken YayıneviKitabı okudu
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.