Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Objektif:1

Osmanlıca, Türkçe, Uydurmaca

Peyami Safa

Osmanlıca, Türkçe, Uydurmaca Sözleri ve Alıntıları

Osmanlıca, Türkçe, Uydurmaca sözleri ve alıntılarını, Osmanlıca, Türkçe, Uydurmaca kitap alıntılarını, Osmanlıca, Türkçe, Uydurmaca en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tasvir-i Efkar, 1943
Tek başına söyleyen adam için "konuştu, konuşacak" demezler. Ey Türkçenin radyo, ajans, gazete gibi yayıcıları! "Karar istihsal etmek" mânasına gelen «karar almak» fiilini "karar vermek" yerinde kullanmak gibi daha birçok Türkçe yanlışlarını, yılda bir gün olsun, yarın tekrarlamayınız ve yarın ki Dil bayramını Türkçenin kıskanç âşıkları için bir matem günü haline sokmayınız!
Sayfa 135 - Ötüken YayıneviKitabı okudu
Misâl olarak Arapça «Hâl» kelimesinin Türkçemizde aldığı zengin ve özel mânaları sıralamıştım. Sonra demiştim ki: «İnsan hâli, dalgınlığa geldi» cümlesinde, «insan durumu, dalgınlığa geldi» denmez. «Hâlim yok yerine «durumum yok» denemez. «Ne hâlin varsa gör» yerine, «Ne durumun varsa gör» de denemez. «Bana bir hâl oldu» yerine, «Bana bir durum oldu» da denemez. «Bu Arapça kelime yerine konacak herhangi bir Türkçe karşılık o kelimeden daha yabancı hâline gelir.»
Sayfa 306 - Ötüken YayıneviKitabı okudu
Reklam
Devrimbazın "Devrim elden gidiyor" yaygarasının hiç mi hiç ehemmiyeti yoktur. O zaten her vesile ile ve her gün bu yaygarayı basıyor. Devrimbazın yaygaralarına kulak asarsanız, her gün Don Kişot orduları kurup irtica değirmenleriyle harbe tutuşmamız lâzım gelir. Allahtan Türkiye'de bu cayırtılara kulak asan bir millet ve bir devlet yoktur. Olsaydı, bugüne kadar devrimbazların "vay İmam çocuğun ırzına geçti. Vay müezzin kız kaçırdı. Vay Hacı Karaborsacılık ediyor" diye kopardıkları kıyametler üzerine dindarların katliam edildiği görülürdü. Türk sağduyusu biliyor ki, zina edenler, vurguncular, hırsızlar ve dolandırıcılar, her sınıf ve zümre içinde vardır. Ve bilhassa devrimci ve solcu zümre içinde klâsik ahlâkı, müdafaa, bir gerilik işareti ve her türlü hafiflik modern bir meziyet sayılır.
Sayfa 274 - Ötüken YayıneviKitabı okudu
Türkçenin birçok doğu ve batı dillerine, hatta bazen hiç birine tamamile tercümesi mümkün olmayan sigalarından bir kaçını, burada, milli bir gururla hatırlatmaktan kendimi alamayacağım: «Ne olur! Şu köşeye kadar gidiver» cümlesindeki <gidi-ver». «O gelinceye kadar ben köprüyü geçmiş bulunuyordum» cümlesindeki «geçmiş bulunuyordum» sigasının ifade ettiği emrivaki, elbette «geçmiştim» sigasından daha kuvvetlidir. <<Sen hâlâ düşünedur, ben çoktan kararımı verdim>> cümlesindeki «düşünedur». «Hele bir ağzını açmayagörsün, kıyameti koparır» cümlesindeki <açmayagörsün». <<Biz ondan bahsederken birdenbire çıkageldi» cümlesindeki «çıkageldi». «Şu çocuğun gönlünü alıver gitsin» cümlesindeki «alıver gitsin».
Sayfa 139 - Ötüken YayıneviKitabı okudu
Farzediniz ki bir mukavvanın bir tarafı siyah, öteki tarafı da beyazdır. Bu mukavvanın yalnız bir tarafını gören adam onun siyah olduğunu, yalnız öte tarafını gören başka bir adam da onun beyaz olduğunu iddia eder. Mukavvayı çevirmedikçe, hakikatin yarımşar parçasından fazlasını göremeyen iki tarafın da bütünü kavramasına imkân yoktur. Frenkler her tezin aynı derecede doğru bir antitezi olduğunu anlatmak için: «Bir de madalyanın ters tarafını çeviriniz!» derler.
Sayfa 73 - Ötüken YayıneviKitabı okudu
Dünyanın bütün milletleri, birbirlerinden kelime almaya devam ediyorlar. Fakat karşılığı bulunabilecek bir yabancı kelimeyi Türk Lûgatine sokmak Türkçenin kendi kaynaklarıyla zenginleşmesi ve tekâmül etmesi kabiliyetini bıçaklamaktır. Tek bir yanaşma kelimeye karşı bile Türkçe'nin bütün hayranları "cinayet" diyerek ayaklanırlarsa haklıdırlar. Çünkü bir kelimeye karşı onun yalnız Türkçesini değil, bütün bir lisan, hattâ bütün bir milli istiklâl dâvâsını müdafaa etmiş olurlar.
Sayfa 31 - Ötüken YayıneviKitabı okudu
Reklam
Gramersiz bir lûgatten beklediğimiz vahdet ve kaidesiz bir imlâdan beklediğimiz doğruluk, kanunsuz bir mahkemeden beklediğimiz adalet derecesinde mevhum bir şeydir.
Sayfa 66 - Ötüken YayıneviKitabı okudu
Tebaasını değiştiren her yabancı adam Türk olamayacağı gibi, imlâsını değiştiren her yabancı kelime de kolayca Türk lûgatinde yer alamaz.
Sayfa 30 - Ötüken YayıneviKitabı okudu
Genç okuyucunun ikinci sorusu da şudur: «Halk eğitiminde gaye aydının halka doğru gitmesi midir, halkın aydına doğru gitmesi mi?» Bu soruya bir fıkra ile cevap verilebilir: Fransa'da trenin birinci mevkiine binmeğe hazırlanan bir sosyaliste halk arasından biri sorar: «Halk için çalışıyorsanız, bizimle beraber üçüncü mevkie niçin binmiyorsunuz?» Sosyalist şu cevabı verir: «Biz sizin yanınıza gelmeye değil, sizi bizim yanımıza getirmeye çalışıyoruz.»
Sayfa 303 - Ötüken YayıneviKitabı okudu
Ölmek kaderde var, yaşayıp köhnemek hazin, Yâ Rabb-el Ålemin Yahya Kemal
Sayfa 241 - Ötüken YayıneviKitabı okudu
511 öğeden 501 ile 510 arasındakiler gösteriliyor.