Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlı'dan Günümüze Türkiye'de Siyasal Hayat

Kolektif

Osmanlı'dan Günümüze Türkiye'de Siyasal Hayat Gönderileri

Osmanlı'dan Günümüze Türkiye'de Siyasal Hayat kitaplarını, Osmanlı'dan Günümüze Türkiye'de Siyasal Hayat sözleri ve alıntılarını, Osmanlı'dan Günümüze Türkiye'de Siyasal Hayat yazarlarını, Osmanlı'dan Günümüze Türkiye'de Siyasal Hayat yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mustafa Suphi ve Yoldaşlarının Katli
[...] Mustafa Kemal, Suphi ve beraberindekileri Ankara'da istemediğini Karabekir'e kesin olarak iletti. Kars'ta resmi törenle karşılanan grup, daha önce planlandığı gibi Ankara'ya değil Erzurum'a yönlendirildi. Bunun üzerine Karabekir ve Erzurum valisi Hamit Bey, heyete karşı bir 'halk tepkisi' tezgâhlayarak yolculuk güzergâhlarında çeşitli hakaret ve saldırılara uğramalarını sağladı. İkili bir yandan güzergâhtaki yerlerin mülki amirlerine heyete kalacak yer ve yiyecek verilmemesi konusunda emirler gönderiyor, bir yandan da Suphi'ye güvenlik konusunda güvence veriyordu. Suphi ve beraberindekiler, ('Onbeşler') son olarak 28 Ocak gecesi Trabzon'dan bir tekneye bindirildiler. Daha sonra onlara yaklaşan ikinci bir teknedeki tetikçi kayıkçılar kâhyası Yahya tarafından öldürülüp Karadeniz'e atıldılar. 15'lerin katliyle ilgili olarak şimdiye kadar farklı iddialar ileri sürülmüş, olaydan Ankara hükûmetinin, Bolşevik yönetiminin, İttihatçıların ya da şahsen Yahya Kahya'nın sorumlu olduğu söylenmiştir. İttihatçıların sorumluluğuna dair iddialar ciddiye alınabilecek türden olsa da, suikast büyük olasılıkla Ankara hükûmeti tarafından düzenlenmişti.
Sayfa 186 - Mustafa SuphiKitabı okuyor
Ankara-Moskova ilişkilerinde en büyük sorunu yaratan pürüz, Kemalist önderliğin Batı'yla ilişkilerinde tutarlı bir antiemperyalist pozisyonu benimsemekten ısrarla kaçınması olmuştur.
Sayfa 183 - Milli Mücadelede emperyalizm ve Batı'yla ilişkilerKitabı okuyor
Reklam
Mustafa Kemal, Erzurum ve Sivas Kongreleri sırasında ve sonrasında Kürt ileri gelenlerinden çok sayıda kişiye mektuplar yazarak, mücadelenin Kürtlerle Türklerin ortak mücadelesi olduğunu, İslam memleketinin düşman çizmesi altında kalmaması için savaştıklarını belirtmiş, asli unsurlardan biri olarak Kürtlerin 'ırki, içtimai ve coğrafi haklarının' gerçekleştirileceği güvencesini vermiş, zaman zaman da 'Kürtlere özerklik' projesinden söz etmişti.
Sayfa 169 - Milli Mücadelede Kürt MeselesiKitabı okuyor
Bugün, Ermenilerin 1915'te yaşanan tehcir ve katliamı adlandırmak için kullandığı 'Medz Yeğern' kavramı genellikle 'Büyük Felaket' diye tercüme edilse de aslında doğal bir felaketten ziyade insan eliyle yaratılan bir belaya, yani bir suça işaret eder. Gerçekten de Ermeni tehciri kararı ve sonrasında yaşananlar, Osmanlı Devleti'nin Ermeni vatandaşlarına karşı işlemiş olduğu büyük bir suçtur. 'Büyük Felaket', esasen ekonomik kökenli etnik gerginliklerin yaşandığı bir ülkede yeni yaşanmış bir savaş travmasını atlatmadan savaşa giren alarmist bir rejimin savaş koşullarında kendi vatandaşlarını iç düşman olarak görmesinin ne denli korkunç sonuçları olabileceğini gösterir. 'Büyük Suç', Anadolu Ermeniliğinin neredeyse yok olmasına neden olmuş, yaşanılan sayısız kişisel acıya ek olarak Anadolu'nun demografik yapısı geri döndürülemez biçimde dönüştürülmüştür.
Sayfa 158 - 1915: 'Büyük Felaket' / 'Büyük Suç'Kitabı okuyor
Öyle anlaşılıyor ki Ermenileri bir iç düşman olarak belirleyen troyka rejimi, imparatorluğun özellikle merkezî bölgelerinde onların oranını 'kabul edilebilir' bir düzeye indirmeye karar vermişti. Bunu tehcir yoluyla yapmaya karar vermiş olsa da, savaş şartlarında ve etnik gruplar arasındaki gerilimin bunca arttığı bir ortamda tehcir edilen Ermenilerin kamplara sağlam olarak ulaşması pek de akla yatkın olmayan bir olasılıktı. Dahası Ankara, Kütahya gibi Rusya cephesinden çok uzak yerlerdeki Ermenilerin bile tehcir edilmesi, tehcir edilecek Ermenilerin kapsamının sürekli genişletilmesi, üstelik tehcir edilenlerin mallarının apar topar satılması, hükûmetin niyetinin cephe güvenliğiyle alakalı bir geçici tedbir almak olamayacağını açıkça gösterir.
Sayfa 157 - Burjuva Devriminin ve Savaşın Belirsiz SınırlarındaKitabı okuyor
[...] 1917 Bolşevik Devrimi'nin de etkisiyle sosyalist fikirler Anadolu'da çok popüler hale gelmişti. Çerkez Ethem-Yeşil Ordu örneğinde olduğu gibi bu popülerlik zaman zaman kitleselliğe de dönüşüyordu. Ancak bağımsız hareket eden diğer gruplar gibi sol muhalefet de Kemalistler tarafından tasfiye edildi.
Sayfa 99 - Burjuva Devriminin ve Savaşın Belirsiz SınırlarındaKitabı okuyor
Reklam
1876-82 arasındaki geçiş dönemini takiben Abdulhamit baskıcı politikalarını hızla uygulamaya başladı. Siyasal liberalizme ve meşruti monarşiye düşman olan sultan, nazırlar ve bürokrasi üzerinde sıkı bir şahsi kontrol mekanizması oluşturdu. Taşrayla ilişkisinde merkeziyetçi politikalar izledi. Basın çok koyu bir sansür altındaydı; büyük ve kapsamlı bir jurnalci ağı kurulmuştu. Muhalefete hiç tolerans gösterilmedi ve anayasacı muhalifler büyük ölçüde sürgüne gitmeye zorlandı.
Sayfa 79 - Kapitalistleşme ve Merkezileşme KavşağındaKitabı okuyor
İlk sultanlar görece sade bir hayat süren ve en azından yönetici sınıfın üyeleri için erişilebilir olan şahsiyetlerdi. 1453'ten sonra herkesten üstün, erişilmez, ulu bir padişah anlayışı yerleşirken, padişahın şahsı ve şahsiyeti 1550-1650 arası dönemde önemini yitirdi.
Sayfa 32 - Başlangıç NağmesiKitabı okuyor
Haziran 2011 genel seçimleri: Yeni rejimin sandık zaferi 2010'daki referandumdan sonra yüksek yargı içerisinde siyasi iktidardan özerk tutum alma eğilimine sahip kadroları tasfiye eden ve HSYK başta olmak üzere kilit kurumlar üzerinde nüfuzunu ve denetimini arttıran AKP artık devleti yeni hegemonya projesi çerçevesinde dönüştürmeye tam
Sayfa 943 - Yordam kitap, Ocak-2022Kitabı okudu
Minare ile inşaat gölgesinde
AKP'nin 2007'den sonra devlet erki içerisindeki gücünü arttırmaya ve toplumsal hegemonyasını genişletmeye yönelik hamleleri arasında sadece emniyet operasyonları, yürütülen adli soruşturmalar ve uzadıkça uzayan davalar yoktu. AKP aynı zamanda devlet içerisindeki güçler dengesini yürütme, yani parti lehine değiştirmek için hukuki ve
Sayfa 941 - Yordam kitap, Ocak-2022Kitabı okudu
Reklam
DP liderleri, ABD ile iyi ilişki kurmanın en sağlam yollarından birinin dönemin Soguk Savaş" iklimine uygun olarak sıkı bir antikomünizm yapmak olduğunu iyi biliyorlardı Beri yandan, oy deposu olarak gördükleri işçi ve köylü kitlelerle sosyalist hareketlerin ilişki kurmasını engellemenin kendi sınıf çıkarları bakımından ne denli önemli
Sayfa 475 - Yordam kitap, Ocak 2022Kitabı okudu
DP döneminde üç yasal sosyalist partiden biri Dr. Hikmet Kıvılcımlı önderliğindeki Vatan Partisi (VP) idi. VP, 29 Ekim 1954'te kuruldu. Kurucularının Genel Başkan Kıvılcımlı dışındaki tüm üyeleri emekçi sınıflardandı. Sınırlı olanaklara sahip olan VP tanınmış, kitleler tarafından rağbet görmüş değildi. Ancak öteki partilerden bir farkı vardı
Sayfa 478 - Yordam kitap, Ocak 2022Kitabı okudu
DP liderlerinin çoğunluğun oyunu alabilmek için izledikleri stratejinin bir parçası, milletin değerlerine, geleneklerine ve dinsel inanışlarına hürmetkår bir siyasal hat izlemekti. Aslına bakılırsa ana muhalefetteki CHP ile DP arasındaki başlıca farklardan biri buydu. İki parti arasında Türkiye'nin önüne koydukları toplumsal formasyon seçeneği bakımından bir fark yoktu; her ikisi de kapitalizm yanlısıydılar. Ancak, çok partili siyasal hayata geçiş dönemindeki manevraları dışarıda tutulursa, CHP koyu bir Batıcılık ve Batı ile özdeşleştirilmiş aydınlanmacı bir evrenselcilikle biçimlendirilmiş kapitalist seçenekten yanayken DP geleneksel ve yerel değerlerle eklemlenmiş bir kapitalizmden yanaydı(*). Türkiye'nin geleneksel ve yerel değerlerinde İslam dini önemli bir yere sahipti. DP liderleri bunu iyi biliyorlardı ve gerek siyasal icraatlarında gerekse de siyasal söylemlerinde buna incelikli ve özel bir yer vermeyi iyi beceriyorlardı. Osmalı'dan günümüze Türkiye'de siyasal hayat Gökhan Atılgan, E.Attila Aytekin, Ebru Deniz Ozan, Cenk Saracoğlu, Mustafa Şener, Ateş Uslu, Melih Yeşilbağ, s.429, Yordam kitap, Ocak, 2022 (*) Yıldırmaz, "Kayıp Zamanın İzinde", 27.
Sayfa 429 - Yordam kitap, Ocak 2022Kitabı okudu
DP'nin iktidara geldikten sonra aldığı ilk karar ezanla ilgiliydi. 1941 de Türk ceza Kanunu'na eklenen 526. Maddeye göre müezzinler ezanı Türkçe okumak zorundaydılar. DP, itinayla Ramazan ayının başlamasından bir gün önce TBMM'ye getirdiği bir kanunla 526. Maddeyi Türk Ceza Kanunu'ndan çıkardı ve böylelikle ezanın Arapça
Sayfa 430 - Yordam kitap, Ocak 2022Kitabı okudu
İnönü, Varlık Vergisi Kanunu çıkarılmadan kısa süre önce, 1 Kasım 1942 tarihli TBMM'yi açış konuşmasında o günlerin iktisadi atmosferini öfkeli bir dille şöyle tasvir etmişti: "Şuursuz bir ticaret havası, haklı sebepleri çok aşan bir pahalılık belası, bugün vatanımızı ızdırap içinde bulunduruyor... Bizim gördüğümüz en tehlikeli hastalık, iki seneden beri, cedırap içinde bulunduruyor. miyetimiz içinde cumhuriyet Hükûmetlerini muvaffak etmemek için estirilmiş olan zehirli havadır.... Bulanık zamanı, bir daha ele geçmez fırsat sayan eski batakçı çiftlik ağası, ve elinden gelse teneffüs ettiğimiz havayı ticaret metaı yapmaya yeltenen gözü doymaz vurguncu tüccar ve bütün sıkıntıları politika ihtirasları için büyük fırsat sanan ve hangi yabancı milletin hesabına çalıştığı belli olmayan birkaç politikacı, büyük bir milletin bütün hayatına küstah bir surette kundak koymaya çalışmaktadır. ... Devlet ve millete sövmek, milletin nefsine .. ve hükümetine güvenini zehirlemek iktidarını kimseye vermemeliyiz. Ticaretin ve faaliyetin serbestliğini bahane ederek milleti soymak hakkını hiç kimseye, hiçbir zümreye tanımamalıyız. Hırslı politikacıların, millet iradesi üstünde dâhili ve harici bir siyaset yürütmelerine asla müsaade etmemeliyiz." (*) (*) İsmet İnönü, İsmet İnönü'nün TBMM'deki Konuşmaları (1920-1973), (Ankara: TBMM Kültür Sanat Yayınlar Osmalı'dan günümüze Türkiye'de siyasal hayat Gökhan Atılgan, E.Attila Aytekin, Ebru Deniz Ozan, Cenk Saracoğlu, Mustafa Şener, Ateş Uslu, Melih Yeşilbağ
Sayfa 292 - Yordam kitap, Ocak 2022Kitabı okudu
56 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.