Osmanlılar`da Bilimsel Düşüncenin Yapısı

Remzi Demir

En Eski Osmanlılar`da Bilimsel Düşüncenin Yapısı Gönderileri

En Eski Osmanlılar`da Bilimsel Düşüncenin Yapısı kitaplarını, en eski Osmanlılar`da Bilimsel Düşüncenin Yapısı sözleri ve alıntılarını, en eski Osmanlılar`da Bilimsel Düşüncenin Yapısı yazarlarını, en eski Osmanlılar`da Bilimsel Düşüncenin Yapısı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Osmanlı bilginlerinin, yalnızca bilimsel bilgi birikimini değil, bu birikimi anlaşılır ve çoğaltılır kılan Kuramsal Çerçeveleri de ''dışarıdan'' ödünç aldıkları söylenebilir.
6 asırlık Osmanlı bilim tarihi boyunca, kapsamlı bir çeviri etkinliği yaşanmamıştır; dönem dönem çeviriler yapılmış, ancak önemli eserlerden çok önemsiz eserler, bilimsel eserlerden çok edebi ve tarihi eserler çevrilmiştir.
Reklam
Sınırlı bir uygulama alanına sahip
Tıbbi eserlerde ve bunların dışında mesela farmakoloji ve botanik ile ilgili eserlerde, sık sık karşılaşılan ''Mücerrebdir'' , yani ''Tecrübe edilmiştir veya denenmiştir'' cümlesi ise, bir deneye değil , bir denemeye işaret eder.
Dini bilgileri gelip de salça yaparsan çıkamazsın olayın içinden
Laiklik olgusu, bilimsel etkinliklerin yürütülebilmesi açısından son derece hayatidir ve Batı'da laikliğe götüren yolların açılması, bilimsel etkinliklerin eskisine oranla daha da gelişmesini olanaklı kılmışken , Doğu' da laikliğe götüren yolların açılmaması, bilimsel etkinliklerin eskisine oranla daha da gelişmesini olanaksız kılmıştır.
Türklere Düşmanlardı
Osmanlı Dünyası'nda Nakli İlimlerin dili Arapça'dır. Akli İlimler'in diline gelince, farklı bir durumla karşılaşılmaktadır.Genellikle, yüksek düzeydeki ilmi eserlerin Arapça, alçak düzeydeki ilmi eserlerin ise Türkçe olarak yazıldığı görülmektedir. Türkçeyi kullanan yazarlar, anlaşıldığı kadarıyla, büyük bir baskı altındadırlar; çünkü çoğu kere, eserlerinin girişinde bunun gerekçesini belirtmişler ve okuyucularından özür dilemişlerdir; muhtemelen Türkçe okumak ve yazmak, alimler topluluğu tarafından bir bilgisizlik göstergesi olarak algılanmış olmalıdır.
Okuyan,bilen insan istemiyorlar bu kadar açık
Hazret-i Ömer, Mısır ve İskenderiye alındıktan sonra binlerce cilde ulaşan kitapları yaktırdı; çünkü böyle yapılmasa, halk Allah'ın Kitab'ını ve Peygamber'in Sünneti'ni korumaz ve bunlarla meşgul olurdu ve sonuç olarak İslamiyet'in kuralları , bu derece sağlam bir biçimde yerleşmez ve kökleşmezdi. Daha sonraki dönemlerde ise , Tabi'ler ve Müctehidler, rivayetleri derlemişler ve şer'i kanıtlardan ilahi hükümler çıkararak Nakli İlimler'i oluşturmuşlardır.
Reklam
24 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.