Otuzüç Pencere

Bediüzzaman Said Nursî

Otuzüç Pencere Gönderileri

Otuzüç Pencere kitaplarını, Otuzüç Pencere sözleri ve alıntılarını, Otuzüç Pencere yazarlarını, Otuzüç Pencere yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
111 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Şu iki âyet-i câmianın ifade ettiği vücub ve vahdaniyet-i İlahiye ve evsaf ve şuunat-ı Rabbaniyeye, âlem-i asgar ve ekber olan insan ve kâinatın vech-i delaletlerini, mücmel ve kısa bir surette beyanlarını isteriz. Çünki münkirler pek ileri gittiler.
Otuzüç Pencere
Otuzüç PencereBediüzzaman Said Nursî · Rnk Yayınları · 0445 okunma
"Ey bîçare münkir! Kime güveniyorsun ki bunları dinlemiyorsun? Ve yahut gündüz içinde gözünü kapamakla, dünyayı gece oldu mu zannediyorsun?"
Reklam
111 syf.
10/10 puan verdi
Düşünüyorum da, bir insanın kainatta yaşayabileceği en sıra dışı en unutulmaz güzellikteki deneyim; sahibini, yaratıcısını görebilmesidir herhalde. Şu anda kaç yaşındaysak eğer, yaşadığımız ve hissettiğimiz tüm güzellikler, tüm keşifler, tüm maceraları O sundu, O yazdı.Belki çoğu zaman anlayamadık ve anlayamadığımızdan dolayı kalbimizde yeteri kadar yer veremedik . Bazen gizemler bir bir çözülür gibi oldu yıllardır okuyorum okudukça lezzet alıyorum aynı yeri defalarca okusam farklı manalar çıkıyor, maşallah Risale-i Nur 'la tanışmayı, okumayı Allah bana da nasip etti... "Şu Otuzüç Pencereli olan Otuzüçüncü Mektub, imanı olmayanı inşâallah imana getirir. İmanı zaîf olanın imanını kuvvetleştirir. İmanı kavî ve taklidî olanın imanını tahkikî yapar. İmanı tahkikî olanın imanını genişlettirir. İmanı geniş olana bütün kemalât-ı hakikiyenin medarı ve esası olan marifetullahta terakkiyat verir; daha nurani, daha parlak manzaraları açar. İşte bunun için, "Bir pencere bana kâfi geldi, yeter" diyemezsin. Çünki senin aklına kanaat geldi, hissesini aldı ise; kalbin de hissesini ister, ruhun da hissesini ister. Hattâ hayal de o nurdan hissesini isteyecek. Binaenaleyh herbir pencerenin ayrı ayrı faideleri vardır."
Otuzüç Pencere
Otuzüç PencereBediüzzaman Said Nursî · Rnk Yayınları · 0445 okunma
77 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Bu risale için, Şu Otuzüç Pencereli olan Otuzüçüncü Mektub, imanı olmayanı inşâallah imana getirir. İmanı zaîf olanın imanını kuvvetleştirir. İmanı kavî ve taklidî olanın imanını tahkikî yapar. İmanı tahkikî olanın imanını genişlettirir. İmanı geniş olana bütün kemalât-ı hakikiyenin medarı ve esası olan marifetullahta terakkiyat verir; daha nurani, daha parlak manzaraları açar. İşte bunun için, "Bir pencere bana kâfi geldi, yeter" diyemezsin. Çünki senin aklına kanaat geldi, hissesini aldı ise; kalbin de hissesini ister, ruhun da hissesini ister. Hattâ hayal de o nurdan hissesini isteyecek. Binaenaleyh herbir pencerenin ayrı ayrı faideleri vardır. 33.Söz - 76 diyor üstad. İman hakikatlerini ne kadar okusak azdır. Dünya çok kötü. Taklidi iman tehlikesi her zaman her yerde var bizim için. İnşallah imanımız tahkikidir inşallah genişledikçe genişler. İnşallah kâinata dalalet gözlükleri ile bakmıyoruzdur. Aklımızın, kalbimizin ve ruhumuzun her daim gıdalanması için sürekli okumak zorundayız. Hakikatleri yaşamıyor olabiliriz belki ama bu tefekkür etmeye engel olmamalı. Günün sonunda gün içinde olanların bir ifadesini almak lazım. Çünkü Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku... Yoksa hayvan ve camid hükmünde insan olmak ihtimali var! 33.Söz - 71
Otuzüç Pencere
Otuzüç PencereBediüzzaman Said Nursî · Rnk Yayınları · 0445 okunma
Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku... Yoksa hayvan ve camid hükmünde insan olmak ihtimali var! 33.Söz - 71
Gecede zulümat, nasıl nuru gösterir. Öyle de: İnsan, za'f ve acziyle, fakr u hâcatıyla, naks ve kusuruyla, bir Kadîr-i Zülcelal'in kudretini, kuvvetini, gınasını, rahmetini bildiriyor ve hâkeza pek çok evsaf-ı İlahiyeye bu suretle âyinedarlık ediyor. 33.Söz - 69
Reklam
Herbir şey, bir mühr-ü Rabbanî hükmünde bütün eşyayı kendi Hâlıkına isnad eder. Kendi kâtibinin mektubu olduğunu isbat eder. İşte herbir şey, öyle bir pencere-i tevhiddir ki, bütün eşyayı bir Vâhid-i Ehad'e mal eder. Demek herbir şeyde, hususan zîhayatlarda öyle hârika bir nakış, öyle mu'cizekâr bir san'at var ki; onu öyle yapan ve öyle manidar nakşeden, bütün eşyayı yapabilir ve bütün eşyayı yapan, elbette o olacaktır. Demek bütün eşyayı yapamayan, bir tek şeyi icad edemez. 33.Söz - 61
Nasıl bir mühür ile mühürlenmiş bir mektub; o mühür, o mektubun sahibini gösterir. Öyle de; şu çiçek, bir mühr-ü Rahmanîdir. 33.Söz - 61
En a'lâ bir sebeb, en âdi bir müsebbebe kuvveti yetmiyor. Demek esbab bir perdedir, müsebbebleri yapan başkadır. 33.Söz - 55
San'atlı bir eser, san'atkârı îcab eder. 33.Söz - 52
Reklam
Evet, herbir nebatın çiçek açması zamanında ve sünbül vermesi anında, tebessümkârane manevî tekellümleri hengâmındaki tesbihleri, kendileri gibi güzel ve zahirdir. 33.Söz - 33
İşte ey tabiat bataklığına düşen gafil! Eğer tabiatı bırakıp kudret-i İlahiyeyi tanımazsan; herbir şeye, hattâ herbir zerreye, hadsiz bir kuvvet ve kudret ve nihayetsiz bir hikmet ve maharet, belki ekser eşyayı görecek, bilecek, idare edecek bir iktidar, herşeyde bulunduğunu kabul etmek lâzım gelir. 33.Söz - 24
Ey bîçare münkir! Kime güveniyorsun ki, bunları dinlemiyorsun? Veyahut gündüz içinde gözünü kapamakla, dünyayı gece mi oldu zannediyorsun? 33.Söz - 16
542 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.