Hikâyenin anavatanı Doğu'dur... Doğu'da hemen her anlatı hikâyenin alanına girer... Kıssalar, siretler, menkıbeler,mesneviler, masallar, destanlar, halk hikâyeleri..."
Eleştirmen Ömer Lekesiz'in Türk hikayeciliği ve hikayecilerini konu alan kitabının öykü severler için önemli bir eser olduğunu ve yazarın Türk Hikayeciliği'nin önemli isimleri hakkında önemli bilgiler verdiğini düşünüyorum.
Yeni bir Adem, yenilenmiş bir Adem oluşumuza hükmetmemizden başka hangi cevap rahatlatır bizi? Cennetten olmanın, belirli bir süre sürgün olmanın genlerinize işlediğini ve verili öyküler üzerine doğduğumuzu bilmekten başka ne rahatlatabilir bizi?
İşte bunun içindir ki doğuda her nesilde yeniden pişirilip sunulan Dede Korkut Hikayeleri, Yusuf ile Züleyha, Kerem ile Aslı, Arzu ile Kamber, Şem ü Pervane, Hüsn ü Aşk, Leyla ile Mecnun hikâyeleri tüm zamanlarda geçerli, tüm zamanlarda beğeniyle dinlenen, okunan hikâyelerdir. Çünkü her hikâye, çocukluğumuzda tadına vardığımız ama bir türlü hatırlayamadığımız yitik hikâyelerimizden bir yansımadır. Çünkü her hikâye bizim ilk hikâyemizden yani Adem'in hikâyesinden bir renk, bir çizgi, bir ruh taşır.