Güncel yazarlara olan ön yargımı paramparça ettikten sonra, yeni yazarlar keşfetmeye devam ediyorum. Yeni bir yazarla tanışma kitabı Öyle Güzel Bir Yer ki.
Kitabın ismini görünce, zihnimde böyle her insanın ömründe özlediği bir dönem olarak canlandı. Ancak ana fikir böyle değilmiş, ama bazı karakterlerin bu bahsettiğim özlemi duyduğunu görüyoruz...
Fırtına sebebiyle ana karakterimizin Kerem ve arkadaşları Kerem'in eskici dükkanında mahsur kalır. Eski defterler ister istemez acısı ve tatlısıyla ortaya dökülüyor...
Eser akıcılık olarak başarılı, Dükkânda, Motelde, Parkta, Hastanede ve Yıkımda isimlerine sahip bölümler bizleri karşılıyor.
Memento filmini izleyenler bilir, bir şimdi ki olaylar bir de geçmişte ki olaylar gösterilip olayların birleştirilmesi seyircinin hafızasına bırakılıyordu. Burada da benzer bir kurgu var. Dükkandan yani eskiciden birden Kerem'in geçmişine, bazen lisede platonik aşık olduğu ve grubun içinde yer alan Hülya ile olgunluk döneminde, eskiciden sonra yaşadığı motel sahnelerine veya Kerem'in parkta pandomim gösterisi izlediği kısımlara gidiyoruz.
Ama gel gelelim ki kitabın vuruculuğu yani okuru içine çekecek bir vasfı maalesef yok. Televizyonda bir filme denk gelirsiniz, akıcı ve sade konusu kendisini izlettirir
ancak film bittikten sonra hiçbir şey hissetmezsiniz, sizde bir etki bırakmaz, bu kitapda bu durum gibi, ne eksik ne fazla...
Murat Gülsoy ile tanışma kitabım olan Öyle Güzel Bir Yer ki vuruculuk açısından benim için sınıfta kalmış olsa da, akıcı ve duru bir kalem ile tanışmak çok hoştu, yazar ile başka eserlerinde tekrar yollarımızın kesişme ihtimali yüksek...