Antik Çağdan Geleceğe Paranın Yazılmamış Tarihi

Para

Dursun Ali Yaz

Para Gönderileri

Para kitaplarını, Para sözleri ve alıntılarını, Para yazarlarını, Para yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Neşet Ertaş'ı saygı ve rahmetle anıyoruz
Anadolu kültüründe 'Kadın insandır, erkek insanoğlu,' mottosuyla hayat bulan bu yüce canlının yaratılışı, Hint mitolojisinde şöyle anlatılır: 'Tanrı; yaprağın hafifliğini, ceylan'ın bakışını, güneşin sıcaklığını, sisin gözyaşını aldı. Rüzgârın kararsızlığını, tavşanın ürkekliğini ekledi. İçine de kıymetli taşların sertliğini, balın tadını, kaplanın yırtıcılığını, ateşin yakıcılığını, kışın ayazını, saksağanın konuşkanlığını, kumrunun sevgisini kattı. Bütün bunları karıştırdı, eritti ve kadını yarattı... Sevsin diye de erkeği ona armağan etti.'
Sayfa 31 - TİMAŞ YAYINLARI
James Watt, 1780 yılında bir atın 75 kiloyu bir saniyede bir metre yukarıya kaldıran kuvvetini, bir beygir gücü olarak tanımladı.
Sayfa 30 - TİMAŞ YAYINLARI
Reklam
Herhangi bir icat veya keşfin bir kitapta farklı diğer kitapta farklı tarihlenmesi kafamızı karıştırabilir. Bunun sebebi arkeologların durmak bilmeyen çalışmaları sayesinde uygarlık tarihinin sürekli güncellenmesidir. Örneğin Türkiye'nin Şanlıurfa ili sınırlarında 1995 yılında ortaya çıkarılan ve Mısır piramitlerinden 7500 yıl yaşlı olan Göbeklitepe, tahılın evcilleştirilmesi ve yeryüzündeki ilk tapınak hakkındaki bilgileri sil baştan değiştirecek kanıtlar sunuyor. Yanlış bilinen doğrulardan biri de, gıda ürünlerinin uluslararası ticaretin baş aktörü olmasıdır. Hâlbuki yakın zamana kadar her medeniyet kendi ürettiğini yerdi. Mesela Türklerin milli yemek dediği kuru fasulyenin Amerika'dan gelişi 18. yüzyıl sonlarına tekabül eder. O güne kadar Eski Dünya'nın kuru baklası tüketilirdi. İnkaların üç bin çeşidini ürettiği patatesin İstanbul'un semt pazarlarında görülmesi 1870'leri bulmuştu. Domates, mısır, biber ve taze fasulye de aynı kıtadan geldi. Frenk patlıcanı adıyla bilinen domatesle 1692'de tanışan Türkler, 19. yüzyıla kadar domatesi yeşilken yer, kızaranları ise çürüdü diye çöpe atardı.
Sayfa 29 - TİMAŞ YAYINLARI
Yere düşen ekmeği öperek saygıyla kenara kaldırmak evrensel bir ritüeldir. Ne var ki bu ulvi makama her mahsul erişemedi. Örneğin domatesi öpüp başının üstüne koyanı göremeyiz. Yere düşen insana değinmiyorum bile!
Sayfa 28 - TİMAŞ YAYINLARI
Sadece New York kütüphanesindeki kitap sayısı Türkiye'deki toplam kitabın üç katından fazladır. Her gün bir müze gezmek isteyenin, 300 sene yaşaması gerekir. İşte bilim ve kültürle yoğrulan bu iklime Hollywood diyoruz.
Sayfa 261Kitabı okudu
Doların gücü sınırsız basılmasından gelmez; üniversiteleriyle entegre çalışan fabrikaların üretim kapasitesinden gelir. Bir ülkenin malları ne düzeyde itibarlıysa parası da o düzeyde saygındır.
Sayfa 258Kitabı okudu
Reklam
511 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.