“…kurtuluş için ona yakarıyor, sanki o tanrıça orada ve canlıymış gibi.
Bu, başka hiçbir bilimde ya da insan eserinde olmaz. Bunun ressamın gücünden değil, resmedilen şeyin kendine özgü gücünden kaynaklandığını söyleyecek olursan, şu karşılığı vereceğim: Bu durumda, insanlar zihinlerini, sürekli olarak yaptıklarını gördüğümüz gibi, yorucu ve tehlikeli yerlere hac yolculuklarına çıkarmak yerine, yataklarında kalmakla yetinirlerdi. Ama bu tür hac yolculukları sürekli olarak yapıldığına göre, herhangi bir zorunluluk yokken insanları kim harekete geçiriyor? Elbette, insanları harekete geçirenin, görsel imge olduğunu itiraf edeceksin; yazıların hepsi bir araya gelse, o tanrıçayı biçimi ve özüyle böyle yansıtamazdı. Öyleyse, görünen o ki, tanrıça o resmi seviyor, o resmi sevip sayanları da; kendisine başka tasviriyle değil, o tasviriyle tapılmasından zevk alıyor ve o yerde toplananların inancına göre, o tasviriyle ihsanlar ve kurtuluş armağanları bağışlıyor.”